KIRÂAT ÂLİMİ Muhammed Kalkaşendî

Muhammed Kalkaşendî hazretleri kırâat, hadîs ve fıkıh âlimidir. 57 (m. 1550)’de doğdu. 1035 (m. 1625)’de Kâhire’de vefât etti. Kur’ân-ı kerîm okuma âdabı hakkında şunları anlattı:

Kur’ân-ı kerîmi ağlayarak okumalıdır. Böyle okumak müstehabdır. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfte; “Kur’ân-ı kerîmi okuyunuz ve ağlayınız. Eğer ağlayamazsanız, ağlamaya çalışınız” buyurdu. Sâlih el-Mürrî şöyle anlattı: “Bir gece rüyâmda, Resûlullah efendimizin huzurunda Kur’ân-ı kerîmi hatmettim. Resûlullah efendimiz bana, “Ey Sâlih! Kur’ân-ı kerîmi okudun, fakat gözyaşın hani?” buyurdular.

İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma) buyurdu ki: “Sübhânellezi’nin secde âyetini okuduğunuz zaman ağlamadıkça, secdede acele etmeyin. Eğer gözünüz ağlayamıyorsa, kalbiniz ağlasın. Kalbin ağlaması mahzun olmaktır.” Okunan âyet-i kerîmenin hakkına riâyet etmektir. Secde âyeti okunduğu zaman hemen secdeye kapanmalı, başkasından secde âyetini duyduğu zaman, onunla beraber secde etmeli, abdestsiz secde etmemelidir. Okumaya başlarken E’ûzü besmele çekmektir. Bitirince de duâ eder ve Allahü teâlâdan istediği şeyleri niyaz eder.

Müslim-i Sigar, babasının şöyle anlattığını nakletti: “Bir gün denizde idik. Bu sırada deniz şiddetli dalgalanmaya başladı. Dalgalar gemimize vuruyordu. Hepimiz korktuk. Bu sırada birisi Kur’ân-ı kerîmi eline alıp, ‘Yâ Rabbî! Kelâmın (Kur’ân-ı kerîm) bizimle beraber iken, bizi denizde boğacak mısın?’ diye yalvarınca, Allahü teâlânın kudreti ile deniz sâkinleşti.”

Okuyan, kendi işiteceği kadar sesli okumalıdır.

Kur’ân-ı kerîmi hatmedinde yapılan duânın fazileti çoktur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde şu âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:

“Bana duâ edin, ben de size karşılığını vereyim…” (Mü’min-60).

“(Ey Resûlüm), Kullarım sana benden sorarlarsa, muhakkak ki ben çok yakınımdır. Bana duâ edince, duâ edenin duâsını kabûl ederim. O hâlde, onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla îmân etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.” (Bekâra-186).

Nu’man bin Beşir’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz “Duâ, ibâdetin ta kendisidir” buyurdu.