“Kırılan dişi bana verin!”

“Kırılan dişi bana verin!”



Buhâra’da yetişen evliyânın en büyüklerinden Seyyid Emîr Külâl hazretleri, hocasının şehri olan Semmas’ta bulunurken iki köy halkı arasında bir sebepten bir “anlaşmazlık” çıktı. Sonra büyüdü.

İş kavgaya döküldü.

Ve birinin dişi kırıldı.

Dişi kırılan kimse ve taraftarları, kırılan dişin diyetini almak için hâkime mürâcaat edeceklerdi.

Fakat bunu tehir ettiler.

Aralarından konuşup;

“Hele büyüklere soralım, sonra hâkime gideriz” dediler.

Böyle karar verdiler.

Daha doğrusu önce Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerine danışalım, kendi başımıza iş yapmayalım, ne buyurursa öyle yapalım dediler.

Doğru ona gittiler.

Durumu arz ettiler.

“Kırılan dişi verin” buyurdu.

Dişi onlardan aldı.

Ve henüz yanında talebe olan Emîr Külâl’e verip “Evlâdım! Şu işi hâllet de aralarındaki anlaşmazlık bitsin” buyurdu.

Seyyid Emîr Külâl;

“Başüstüne” dedi.

Ve evliyâ zâtların rûhâniyetini vesîle kılıp, Allahü teâlâya duâ ederek kırık dişi yerine koydu. O anda duâsı bereketiyle diş, eskisi gibi sapasağlam bir hâle geldi.

Dişi kırılan kimse şaşırdı!

Buna çok hayret etti!

Kızgınlığı da gitti.

Ve dişini kıranları şikâyet etmekten vazgeçti. Yanında bulunanlarla birlikte yaptıklarına pişmân olup tövbe ettiler ve doğru yol üzere yürüyen sâlih kimselerden oldular…