Kırımlı Velî Haydarzade Feyzi Efendi

Haydarzade Feyzi Efendi Halveti tarikatı şeyhlerinden fazilet sahibi bir zat olup Kırım’da Kefe şehrinde doğdu. 1025 (m. 1616)’da İstanbul’da vefat etti. “Hadayiku’l-Ahyar fi Hakayiku’l-Ahbar” isminde bir eseri vardır.

Bu kitabında şöyle yazmaktadır:
Avret yerini örtecek ve soğuktan, sıcaktan korunacak kadar giyinmek farzdır. Pamuk, keten ve yün kumaş iyidir. Erkek kamîsi ve paltosu dizine kadar, kolları parmak ucuna kadar uzun olması sünnettir. Kol ağzı bir karış olmalıdır. Orta hâlli giyinmeli, şöhretten sakınmalıdır. Nimeti göstermek için iyi ve kıymetli giyinmek müstehaptır. Bayramlarda, topluluklarda, güzel, süslü giyinmek mübâhtır. Her zaman böyle giyinmek iyi değildir. Öğünmek için, gösteriş için giyinmek mekrûhtur. Beyaz ve siyah giyinmek müstehaptır. Resûlullahın entârisi, gömleği beyaz pamuk bezdendi. Mekke’yi fetheylediği gün, mübârek başlığının ve paltosunun rengi siyâh idi. Yeşil giyinmek sünnettir.
Domuzdan başka yırtıcı hayvan leşlerinin postları, derileri dabaglanınca temiz olur. Besmele ile öldürülenlerin postları ve derileri temizdir. Derileri üzerinde namâz kılınır. Bunlarla yapılan elbiseleri, kürkleri ve kürklü paltoları, başlıkları giymek erkeklere câizdir. Kadınların erkekler gibi giyinmeleri, erkek işleri yapmaları câiz değildir. Erkeklerin şalvarı ayaklarını örtecek kadar uzatması mekrûhtur. Namaz dışında, pis elbise giymek mekrûhtur. Kadınların ve erkeklerin tıraşta, giyinmekte birbirlerine benzemeleri harâmdır. Erkeklerin yanak üzerine saç uzatarak kadınlara benzemeleri de harâmdır. Kadının, insan saçını, kendi saçı arasına örerek birleştirmeyip de, kendi saçına iplikle, bez şeritle bağlaması ve hayvan kılları eklemesi harâm değildir.

İnsanın kullandığı şeyler beşe ayrılır. Bunlar; zarûret, ihtiyaç, menfaat, ziynet ve fuzûldür. Kullanılmadığı zaman helâke sebep olan yasak şeyi kullanmak zarûret olur. Kullanılmaması sıkıntıya, meşakkate sebep olursa, ihtiyaç denir. Faydası, menfaati olmayıp, yalnız gösteriş için kullanılan şeye, ziynet denir. İhtiyaç olunca orucu bozmak câiz olur. Bir ibâdete başlayınca, bunu özür olmadan bozmak harâmdır. Farz olan orucu bozmak için sekiz özür vardır: Hastalık, sefere çıkmak, ikrâh yani zâlimin zorlaması, kadının hâmile olması, çocuk emzirmek, açlık, susuzluk ve ihtiyârlık. Kitapta bildirilen ihtiyaç, bu sekiz özürden biri demektir.