KONYALI ÂLİM Abdullah Hâdimî

Abdullah Hâdimî hazretleri, büyük İslam âlimi Muhammed Hâdimî’nîn oğludur. Konya-Hadim’de doğdu. Tahsilini babasının medresesinde yaptı ve babasının vefatından son­ra Hadim Müftüsü oldu. Ayrıca Nakşibendî yoluna intisab ederek hilâfet aldı. Abdullah Hâdimî 1192 (m. 1778)’de Hâdim’de vefat etti. Birgivî şerhlerinden olan “Şerh-u dîbâceti’n-Netâic” isimli eserinde şöyle yazmaktadır:
Velî, Allahü teâlâyı ve sıfatlarını tanıyan, tâat ve ibâdetlere devam eden, günahlardan kaçınan, lezzet ve şehvetlere düşkün olmayan sâlih bir kimsedir. Kerâmet, velîden, âdeti dışında meydana gelen olağanüstü bir hâldir. Aynı hâl, îmânı olmayan ve amel-i sâlih işlemeyen, günahkâr kimselerden zuhur ederse “îstidrâc” olur. Bir Nebînin gösterdiği harikulade işe “Mucize” denir. Bu da, kendisini inkâr edenlerin bir benzerini meydana getirmekten âciz kalacakları şekilde, inkârcıları ikna etmek için, peygamberlik iddia eden kimseden âdet dışı meydana gelen iştir.
Peygamberlerin mucizesi gibi, evliyânın kerâmeti de haktır. Bu husûsta Eshâb-ı kirâmın ve onlardan sonraki âlimlerin söz birliği ile haber verdikleri işler, inkârı mümkün olmayacak kadar çoktur. (Ehl-i sünnet vel-cemâat âlimleri, kerâmetin varlığını ve kerâmete inanmak vâcib olduğunu söz birliği ile bildirmişlerdir.) Evliyânın kerâmeti olduğunu, Allahü teâlânın kitabı haber vermektedir. Âyet-i kerîme, Süleymân aleyhisselâmın, Belkıs’ın kürsîsinin bir ânda, Yemen’deki Sebe şehrinden Şam’a getirilmesini istediğini haber veriyor. Bu kürsî, altın ve kıymetli taşlar ile süslenmişti. Bunu, Âsâf bin Berhıyâ, bir ânda getirdi. Tahtın hiçbir yeri bozulmadan geldi. Âsâf, velî idi. Tahtı bir anda getirmesi, kerâmet oldu.
Hazret-i Meryem’in kerâmeti de Kur’ân-ı kerîmde, İmrân sûresinin otuzyedinci âyetinde bildirilmektedir. Hazret-i Meryem’in yanına, Zekeriyyâ aleyhisselâmdan başka kimse girmezdi. Zekeriyyâ aleyhisselâm, her girişinde hazret-i Meryem’in yanında taze meyve görürdü. Bunların Allahü teâlâdan geldiğini söylerdi.
Ehl-i sünnet âlimleri söz birliği ile bildiriyor ki, peygamberlerin mucizeleri olduğu gibi, evliyânın da kerâmetleri vardır. Çünkü peygamberlere tâbi olanları, onlara uyanları Allahü teâlâ çok sever. Onlara diri iken de, öldükten sonra da, kerâmetleri ihsân eder.

Comments are closed.