Küfürden, inkârdan korunmak için

Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine kalb ile inanıp dil ile söylemeye iman denir. İmanın yeri kalbdir. Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvettir, buna gönül de denir. İmanı söylemeye mani bulunduğu zaman söylememek affolur. Mesela korkutulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakit bulamadan öldüğü zaman söylemek gerekmez. Anlamadan, taklit ederek inanmak da iman olur. Allahü teâlânın var olduğunu anlamamak, düşünmemek günah olur. Peygamber efendimiz tarafından açıkça bildirilenlerden birine bile inanmamak, hepsine inanmamak olur. Her birini bilmeden, “Hepsine inandım” demek de iman olur.
İmanın hasıl olması için İslamiyet’in küfür, inkâr alameti dediği şeylerden sakınmak da lazımdır. İslamiyet’in emir ve yasaklarından birini hafif görmek, Kur’an-ı kerimle, meleklerle, Peygamberlerden biri ile alay etmek, küfür, inkâr alametlerindendir. İnkâr etmek yani işittikten sonra inanmamak, tasdik etmemek demektir. Şüphe etmek de inkâr olur.
Küfür yani imanın gitmesine sebep olduğunu herkesin bildiği bir şeyi, işitmediği, düşünmediği için kafir olanların, imanı gidenlerin küfrü, “küfr-i cehlî”dir. Cehalet de iki türlüdür:
Birincisi, cahil olduğunu bilir, fakat bu cehaletini gidermek için uğraşmaz. Böyle olanlar için, “Hayvanlar gibidir hatta hayvandan da aşağıdır” denmiştir. Çünkü insanı hayvandan ayıran, ilim ve idraktir. Hayvanlar yaratıldıkları şeyde ileridedirler. Kendilerine faydalı şeyleri anlar ve onlara yaklaşırlar. Zararlı olanları da anlayıp onlardan uzaklaşırlar. Halbuki böyle cahiller bilmediklerini bildikleri hâlde bu çirkin hâlden uzaklaşmaz, ilme yaklaşmazlar.
Cehaletin ikincisi, “cehl-i mürekkep”tir. Yunan felsefecilerinden ve Müslümanlardan yetmiş iki bid’at fırkasından imanı gidenler böyledir. Bu cehalet, birincisinden daha kötüdür. İlacı bilinemeyen bir hastalıktır. İsa aleyhisselam, (Sağırı, dilsizi tedavi ettim, ölüyü dirilttim, fakat cehl-i mürekkebin ilacını bulamadım) buyurmuştur. Çünkü böyle kimse, cehaletini ilim ve olgunluk, üstünlük sanmaktadır. Cahil ve ruh hastası olduğunu bilmez ki ilacını arasın! Ancak Allahü teâlânın hidayeti ile hastalığını anlayan, bu dertten kurtulabilir.
İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır. İşitip de öğrenmeye ehemmiyet, önem vermemek, küfre yani imanın gitmesine sebep olur. Cehaletten kurtulmanın ilacı ise Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyarak öğrenmektir.

Comments are closed.