Küreselleşme kıskacında İslam dünyası

İslam dünyası “küreselleşme” maskesi ile işgal altındadır. Sömürge düzeni bugün de devam etmektedir, sadece adı değişmiş ve “küresel düzen” kisvesine bürünmüştür. İşgalciler ise maalesef içerideki işbirlikçilerdir. Bir diğer deyişle, İslam ülkelerindeki liderlerin çoğu, Hristiyan Batı’nın temsilcileridir; yani “sömürge valileri”dir.

İslam ülkelerinin çoğunda vesayet rejimi vardır. Demokrasi ve hukuk devleti, sadece kâğıt üzerindedir. Devlet politikası, İslam ahlakından kopuktur. Müslüman aydınların çoğu Batı devşirmesidir. Çünkü eğitim sistemi gayrimillî, materyalist ve sömürgecidir. Bu yüzden, manevi derinlikten mahrumdur. Başkasının yükselmesine karşıdır. Millî çıkarları ön planda tutma şuuru yoktur. Adalet tanımaz. Liyakat aramaz. Parti, ideoloji ve mezhep yandaşını tercih eder. Kendinden olmayanı ihraç eder. Diğerleri, “öteki”dir. Sadece dalkavukları işbaşına getirir.
Ne hazindir ki; bugünkü haliyle Müslüman ülkeler, asırlarca din-i İslam’a hizmet için üç kıtada at koşturan Osmanlı medeniyetinden ne kadar uzak. Ahlak aynı değil, ilim aynı değil. En kötüsü, “kızılelma”mız bile yok. Çoğumuz bu kavramı bile unuttuk belki de. Söğüt kasabasının Domaniç Yaylası’ndaki 444 çadırdan, 3 kıtada 32 milyon kilometrekareye ulaşan 180 milyon nüfuslu “Osmanlı” başarısının temelinde, din-i İslama itaat ve peygamber sevgisi vardır. Osmanlı Sultanları, her şeyi rıza-i ilahi için yapar, Sevgili ve Şerefli Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) örnek alırdı. Osmanlı medeniyeti, İslam ahlakı ile donatılmıştı. İdeal sahibiydi. İlme değer verirdi. Her ev âdeta okul vazifesi görürdü. Adaletin önünde, Osmanlı Sultanı ile Sirkeci’deki hamal eşitti. Aile yapısı sağlamdı. Halkta kanaat ve dayanışma duygusu hâkimdi.
Ancak, Hristiyan Batı, bu yüksek medeniyetten son derece rahatsızdı ve ortadan kaldırmak için imparatorluğu içeriden çökertmeye gayret ediyordu. Nitekim, Siyonistler ile işbirliği yapan vatan hainleri, 1897 Basel toplantısında Theodor Herzl’in aldığı kararları uygulayarak Osmanlıyı değil gerçekte bir İslam İmparatorluğunu parçaladı. Böylece 600 yıl dünyada barışı ve ilmi egemen kılan dev imparatorluk, arkasında hakiki İslam’ı da sürükleyerek göçüp gitti…