Kurtarana bin altın!

Kurtarana bin altın!



Bağdat’ta yetişen ve kabr-i şerîfi Bağdat’ta olan Ebül Hüseyin Nurî hazretleri zamanında, çarşının girişinde “yangın” çıkmış ve bir dükkânda iki çocuk alevlerin içinde kalmıştı…

Çocuklar, “İmdât!” diye bağırıyor, ama alevlerin arasına girmeye kimse cesâret edemiyordu.

Çocukların ustası;

“Ey ahâli! Bilin ki, bu yavruları kurtarana ‘bin altın’ vereceğim” diye bağırdı.

Ebül Hüseyin Nurî hazretleri oradan geçiyordu.

Tehlikeyi görüp girdi dükkâna.

Ve çıkardı o çocukları ateşten.

Çocuklar kurtuldu.

Usta sözünde durdu.

Bir kese içinde “bin altın” takdim etti bu büyük velîye.

Ama o, almayıp;

“Bu ateşten kurtulmak mühim değil” buyurdu.

Sordular:

“Mühim olan nedir efendim?”

“Asıl cehennem ateşinden kurtulmak mühimdir. Zîra o ateş hem çok daha şiddetli, hem de sonsuzdur” buyurdu.

● ● ●

Bir gün de bu zâta “Hocam! Allahü teâlânın, bir kulu sevdiğinin alâmeti nedir?” diye sordular.

Cevâbında;

“O kimse, hep hayırlı işlerle meşgul olur, insanlar ondan fayda görür” buyurdu.

Ve ekledi:

“Allahü teâlânın sevmediği kimse de, mâlâyaniyle vakit geçirir. Yâni ne dîne, ne de dünyaya faydası olmayan, boş işlerle uğraşır.”