Lambanın yağı bitmiş!..

Ömer bin Abdülazîz hazretlerinin evinde misafir varken, bir akşam lambanın ışığı azaldı. Misafirler lambaya bakıp;
– Yâ Emîr-el mü’minîn! Lambanın yağı bitmiş, izin verin biz koyalım, dediler.
Cevaben;
– Misafire iş gördürmem, buyurdu.
– Hizmetçiyi kaldıralım, dediler.
– Hayır hayır, o da yeni yattı, bırakın da uyusun, buyurdu.
Ve kendi kalkıp lambaya yağ koydu.
Misafirler şaşırdılar. Zîrâ hizmetçisi varken kendisi yapmıştı bu işi.
Şaşırdıklarını görünce;
– Ne var bunda. Bu işi yapmadan da Ömer’dim, yapınca da Ömer’im. Kulların hayırlısı, her hâlinde tevâzu gösterendir, buyurdu.
***
Ömer bin Abdülazîz hazretleri, bir gün hanımına seslenip;
– Ey hâtun, yanında bir dirhem para var mı? diye sordu.
Hanımı cevaben;
– Senin gibi sultânda olmazsa bende nasıl olsun, dedi.
Bu cevap hoşuna gitti Halîfenin.
Ora sevgiyle bakıp;
– Doğru söylüyorsun yâ Fâtıma. Ama yanımda bir dirhem para olmaması, kızgın bir zinciri boğazımda taşımaktan daha iyidir, buyurdu.
***
Kendi oğlu, bin dirhem para verip yüzük taşı almıştı. Bunu öğrenince, bir mektup yazdı ona.
Mektubunda;
Ey oğlum, o aldığın yüzük taşını sat da, o para ile bin fakirin karnını doyur. Onun yerine iki dirhem kıymetinde bir yüzük taşı al. Üzerine de; (Haddini bil) diye yazdır. Gözlerinden öperim, buyurdu.