Lejyon donörleri atınız

Lejyon donör nişanları, Fransız çıkarlarına güya insanlık adına verdiği, onurlu bir Devlet Nişanı. Herkese verilmez. Lejyon, Fransız sömürge siyasetinde, sömürgelerde başkaldıranları öldürmek veya susturmak için, dünyanın her yerinden bulunup tutulmuş, paralı yabancı askerlerdir. Ölünceye kadar bol para. Ölünce de kaldır at. Yani kelimenin tam manasıyla “Paralı katil!” Halen Fransa sömürgelerinde resmî veya gayri resmî bu örgüt çalışması vardır. Herhalde bu katillerden de bahsetmeyi bundan sonra Fransa yasaklar…
Türkiye’de her ne sebeple olursa olsun Lejyon nişanı olanlar götürüp Fransız elçiliğinin kapısına assınlar. Veya Sarkozy’ye postalasınlar. Milletini seven böyle olur. 24 Ağustos 1572’de, yani Saint Barthelmy Yortusu sabaha karşı, Katolik olmayan Huguenot denilen Protestanlar evleri yakılarak katledildi. Yekunu yüzbin kişiyi geçer. Sadece Paris’te öldürülenler elli bin kişiden fazlaydı. Katliamı Fransa kralı IX. Charles, annesi Ana Kraliçe Katherine Mecidis eliyle yaptırdı. Öldürüleceklerin kapılarına, 23 Ağustos akşamı, özel çarpı işaretleri kondu. Gece yarısını geçe, öldürücüler parola olarak, özel beyaz masum kıyafetleri giyerek, hazırladıkları meşalelerini ateşlediler. Evlerinden kaçabilenleri de sokak sokak kovalayıp, kuduz köpek itlaf eder gibi, sopalarla başlarını ezdiler…
Protestan lideri Amiral Gaspard de Coligny bu katliamdan yaralı kurtuldu. Onu da ağır yaralı yattığı yerde suikast ile öldürdüler. Asilzadelerden çok protestan vardı. Onları da protokole göre ve ibret için; Kralın huzurunda parçaladılar. Vahşeti gören Kral aklını kaçırdı. 15 günde öldü. Şu anda Fransa’da, bu katliamdan söz etmeyi yasaklayan bir yasa herhalde yok! Çünkü Victor Hugo bu katliam için “Seine Nehri kıpkızıl aktı” yazıyor. Meşhur Fransız İhtilali bu olaydan 220 sene sonra oldu. O ihtilalde bir seferinde, Seine Nehrinde şişirilmiş tulumlardan yapılmış keleklere bindirilen binlerce papaz, tulumları oklarla patlatılarak nehirde boğuldular. Her halde bunundan bahsetmeyi yasaklayan bir yasa da yok. Eh ne yapayım: Ermeni meselesini yazamazsam; ben de bundan sonra Fransız katliamlarını yazarım!..