Mâliki fıkıh âlimi Şemseddin Muhammed Bisâtî

Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şeriflerde açık olarak bildirilenlerden birine bile inanmayana kâfir denir. Hiçbir dine inanmayanlara dehrî denir…
Şemseddin Muhammed Bisâtî hazretleri Mâliki fıkıh âlimlerindendir. 760’ta (1359) Mısır’ın Bisât köyün­de doğdu. Hafızlığını tamamlayıp Kahire’ye gitti. Şeyhûniyye Medresesi’nde Mâliki fıkhı okuttu. Mısır Mâliki Başkadılığı’na getirildi. 842’de (m. 1439) vefat etti ve cenaze namazı İbn-i Hacer-i Mekkî hazretleri tarafından kıldırıldı. Bir dersinde buyurdu ki:
Allahü teâlânın var olduğuna, bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselâmın Onun Peygamberi olduğuna ve Peygamberlerinin en üstünü olduğuna ve bunun her sözünün doğru olduğuna inanmaya iman etmek ve Müslüman olmak denir. Böyle inanan kimseye mü’min ve Müslüman denir. Muhammed aleyhisselâmın sözlerine hadîs-i şerif denir. Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde açık olarak bildirilenlerden birine bile inanmayana kâfir denir. Tevrat, Zebur ve İncil’i, Allah kelamı zanneden kâfirlere Ehl-i kitap, kitaplı kâfir denir. Yahudilerin ve Hristiyanların çoğu kitaplı kâfirdir. Hiçbir dine inanmayanlara dehrî denir.
Müslümanın öğrenmesi lazım olan ilmlere Ulûm-i İslamiye denir. İslam bilgileri, iki kısımdır: Birinci kısmı, Din bilgileridir. Bunlara Ulûm-i nakliye denir. Bunlar, Ehl-i sünnet âlimlerinin Edille-i şer’iyye denilen dört kaynaktan çıkardıkları bilgiler olup, ikiye ayrılır: Birincisi, Ulûm-i zahiriye, beden bilgileridir. Bunlara Ahkam-ı İslamiye denir. Ahkam-ı İslamiye bilgileri, Tefsir, Kelam, Fıkıh ve Ahlak kitaplarında yazılıdırlar. İkincisi, Ulûm-i bâtınıyye, kalb bilgileridir. Bunlar, Resûlullahın mübarek kalbinden çıkıp, evliyanın kalplerine gelen bilgilerdir. Bu bilgilere Tasavvuf denir. Ahkam-ı İslamiye ve tasavvuf bilgileri hiç değişmez. İkinci kısmı, Fen bilgileri veya Ulûm-i akliyedir. Din bilgilerini, fen bilgileri ile ispat eden mü’minlere Hukemâ denir.
Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde açık bildirilmemiş, şüpheli bilgilere İslam âlimleri muhtelif manalar verdi. Böylece, iman edilecek şeylere, birbirlerinden farklı inanan yetmiş üç fırka meydana geldi. Bunlardan imanları doğru olan bir fırkaya Ehl-i sünnet ve Sünnî denildi. Yanlış mana verenlere Bid’at ehli denir.

Comments are closed.