Mısırlı velî Benan bin Muhammed

“Bir kabirden feyiz almak için, o zata karşı, diri imiş gibi, edep ve saygı göstermek, kabri üzerine basmamak da lazımdır.”
Benan bin Muhammed hazretleri Mısır’da yaşamış olan evliyadandır. Irak’ta Vâsıt şehrinde doğdu. Bağdat’ta ilim tahsil etti. Sonra Mısır’a yerleşti. 316 (m. 928)’de orada vefat etti. Buyurdu ki:
Kabir ziyareti Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin sünnetidir. Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona rabıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya başlar…
Kabir yanına gelince önce selam verilir. Mezarın sağ yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur. Tanıdığı gibi, şeklini, suretini hatırına getirir. E’ûzü ve besmele ile bir Fâtiha ve onbir İhlâs okur. Sevabını Resûlullah efendimizin ve bütün Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ve Eshâb-ı kirâmın ve Evliyâ-i izâmın “aleyhimürrıdvân” ruhlarına ve bu zatın ruhuna hediye eder. Sonra oturur. Onun ruhunu, gönlünde bulundurur. Kalbinde bir şey hasıl oluncaya kadar durur. Gelen kimse almasını bilir ise, o zat da vermeye ehil, olgun bir velî ise ve şartları gözeterek beklerse, elbette bir şey ele geçer. Bu şartlar, o zatın kendisini tanıdığına, selamını işitip cevap verdiğine, ruhunun, kamil, olgun olduğuna, ruhunun bir zamana ve yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa, orada imiş gibi feyiz vereceğine, Allahü teâlâ, feyzini, ruhun gıdasını, onun ruhu ile gönderdiğine inanmaktır.
Kalbin gıdasını, ruhun temizliğini isteyen kalbine, ruhuna başvurur. Allahü teâlâ bu nimetlerini evliyanın kalbinden göndermektedir. Her şeyi yaratan, gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Fakat her şeyi belli bir sebeple göndermek, Onun âdetidir. Onun nimetine kavuşmak isteyenin, Onun âdetine uyması, sebebi arayıp, bulup, öğrenip, Onun sebebine yapışması lazımdır. Sebepleri aramak ve öğrenmek istememek, Allahü teâlânın âdetini bozmak olur.
Bir kabirden feyiz almak için, o zata karşı, diri imiş gibi, edep ve saygı göstermek, kabri üzerine basmamak da lazımdır. O zat mürşid-i kâmil ise, kalbdeki nisbet geç hasıl olup, uzun zaman kalır. Mürşid olmayan velî ise, hasıl olan feyiz ve nisbet, keskin ve çabuk gelip geçici olur.

Comments are closed.