Mübârek zamanları fırsat bilmelidir

İslâm dîninin kıymet verdiği mübârek ay, gün ve geceler, Müslümânlar için birer fırsattır. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bâzı aylara, gün ve gecelere kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılan duâları ve tövbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapması, duâ ve tövbe etmeleri için bu mübârek zamanları sebep kılmıştır. Bunun için böyle mübârek zamanları, ihyâ etmeli, kazâ namâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tövbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümânları sevindirmeli, bunların sevâplarını ölülere de göndermelidir. Böyle mübârek zamânlara saygı göstermek, günâh işlememekle olur. Rıyâd-un-nâsıhîn kitâbında, İmâm-ı Nevevî hazretlerinin Ezkâr kitabından alarak diyor ki:

“Gecenin oniki kısmından bir kısmını, bir sâat kadar ihyâ etmek, bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir.”
Hakâyık-ı manzume kitabında da;
“Fıkıh kitâplarında sâat demek, bir miktâr zamân demektir” deniyor. İmâm-ı Nevevî hazretleri, Şâfi’î mezhebinde müctehiddir. Hanefîlerin de, geceleri böyle ihyâ etmeleri uygun olmaktadır.
VAKİT ÖLDÜRME!..
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Sevgili oğlum! Fırsat ganîmettir. Yani, zamân çok kıymetlidir. Bu kıymetli zamânları faydasız şeylere harcetmemelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği şeyleri yapmakla geçirmelidir. Gafletten, nefse uymaktan lezzet almamalıdır. Dünyânın geçici lezzetlerine aldanmamalıdır. Ölümü hâtırlamalı, âhıretin dehşet ve şiddetini göz önüne getirmelidir. Kısacası, yüzümüzü dünyâdan âhırete çevirmelidir. Dünyâ işleri ile zarûret miktârı uğraşmalı, başka zamânlarda, hep âhıreti kazandıracak işleri yapmalıdır. Hadîs-i şerîfte;
(Bir kimsenin iyi Müslümân olduğu, lüzûmlu şeylerle uğraşıp, faydasız şeylerden uzaklaşması ile belli olur) buyuruldu. 
Bunun için, zamânları kıymetlendirmek lâzımdır. Böylece, faydasız, boş yere vakit öldürmekten kurtulmuş olursunuz. Arkadaşların toplanmaları, bâtının dağılmaması içindir. Öteden beriden konuşmak için değildir. Bunun için, bir köşeye çekilmeyip, birlikte bulunmayı beğenmişlerdir. Bâtının toparlanmasını, toplulukta aramışlardır. Gönül topluluğunu bozan toplantılardan kaçınmak lâzımdır. Bâtının topluluğunu bozmıyan her şey mübârektir. Bozanlar ise, uğursuz ve bereketsizdirler. Öyle yaşamalıdır ki, yanında bulunanların bâtınları toparlansın. Onları gönül dağınıklığına düşürmemelidir. Kendini toparlamalı, konuşmamalıdır. Nutuk çekecek, dedikodu yapacak,  ders verecek, keşşâf tefsîri okuyacak zamân değildir.
Kazanç zamânı geçip gidiyor. Her geçen ân, ömrümüzü azaltmakta, ecel zamânını yaklaştırmaktadır. Bugün aklımızı başımıza toplamazsak, yarın âh etmekten ve pişmânlıktan başka elimize bir şey geçmez. Bu birkaç günlük sağlık zamânında, parlak dîne uygun yaşamaya çalışmalıyız! Ancak böylece kurtulmamız umulur. Dünyâ hayâtı, iş yapacak zamândır. Keyif yapacak, eğlenecek zamân ileride gelmektedir. Orada, dünyâda yapılan işlerin karşılığı ele geçecektir. İş zamânını eğlence ile geçirmek, çiftçinin tohum ekmemesi ve mahsûl almaması gibidir.
Vakit, keskin bir kılıç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır.”
“EĞLENECEK ZAMAN DEĞİL”
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretleri de;
“Vakitleri, çalışmakla, zikir ve ibâdetle geçirmelidir. Eğlenecek zamân, öldükten sonradır. Sâlih, temiz ve ehl-i sünnet olan Müslümânlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır. Ehl-i sünnet olmak, dört mezhebden birinde olmak demektir. Lüzûmsuz, faydasız sözlerle, zamânları zâyi etmemelidir” buyurmaktadır.
Netice olarak, Üç Aylar ve kandil geceleri gibi mübârek zamânların kıymetini bilmeli, gereken saygıyı, harâmlardan, günânlardan sakınarak göstermelidir. Dünyânın geçici lezzetlerine gönül bağlamamalı, aldanmamalı ve muhabbet beslememelidir. Cenâb-ı Hakkın rızâsını kazanmak için, bütün gücümüzü harcamalı, nefis ve şeytânın tuzağına düşmemeye gayret etmelidir. Kabir ve kıyâmet gününü her zamân göz önünde bulundurmalı, insân kendisini ölmüş kabul etmelidir. Çünkü dinimiz, böyle düşünmemizi bildirmektedir.