Mühim bir âyet-i kerîmenin açıklaması

Mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmde “İsrâ” Sûre-i celîlesinin 71. âyet-i kerîmesinde meâlen: “O gün (Kıyâmette), her fırkayı İmâmları ile çağırırız” buyurulmuştur. Bugünkü makâlemizde, bu mühim âyet-i celîle hakkında muteber bazı tefsîrlerden bazı nakiller yapmak istiyoruz…

Tefsîr ilminin büyük üstâdı olan ve “Müfessirlerin şâhı” diye anılan Kâdî Beydâvî’nin tefsîri olan “Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl” isimli 2 cildlik kıymetli tefsîrde, bu âyetin açıklaması olarak şöyle buyurulmuştur:

“Her ümmeti, Peygamberleri ve dînde uydukları İmâmları ile çağırırız.”

Mezkûr Kâdî Abdullah bin Ömer Beydâvî (rahmetullahi teâlâ aleyh), müfessirliğinin yanında, aynı zamanda, Şâfi’î mezhebinde fıkıh âlimi olup Şîrâz’da kâdî idi. “Envâru’t-tenzîl” isimli tefsîr kitâbının çok kıymetli olduğunu âlimler ifâde etmişlerdir. “Fıkıh”, “Kelâm” ve “Ahlâk=Tasavvuf” ilminde de kitapları vardır. [İlminden, takvâsından bir parçası Taşköprüzâde’nin “Mevdûâtü’l-ulûm”unda yazılıdır. Onları okuyup anlayan, onun tefsîrine dil uzatamaz.] “Tavâliu’l-envâr” ismindeki kelâm kitâbında, eski Yunan filozoflarının birçok yazılarını bildirip, bunlara cevaplar vermiştir. [Bu kitâbı gören bazı câhiller, “İmâm-ı Beydâvî, kitâblarına, Yunan felsefecilerinin yazılarını, fikirlerini karıştırmıştır” demişlerdir. Hâlbuki, onların fikirlerini benimsememiş, bilakis onları cevaplandırmış, yani reddetmiştir. Tefsîrinde, onların fikirleri hiç mevcut değildir.]

“Rûhu’l-beyân” ve “Tefsîr-i Hüseynî” isimli tefsîrlerde ise, yukarıdaki âyet-i kerîmenin açıklamasında: “Herkes, kendi mezhebinin İmâmı ile çağırılır. Meselâ “Yâ Hanefî” veya “Yâ Şâfiî” denilir” ifâdesine yer verilmiştir. İslâm âlimleri, bu açıklamaların, dört hak mezhepten birine uymanın vâcib olduğunu gösterdiğini söylemişlerdir.

Yukarıda adı geçen 10 cildlik “Rûhu’l-beyân” tefsîri ise İsmâîl Hakkî Bursevî’nin (rahmetullahi aleyh) [1063-1137/1652-1725] eseri olup Beyrut ve İstanbul’da 1389 yılında bastırılmıştır. [“Kenz-i mahfî” isimli meşhur bir eseri de vardır.]

Fârisî “Mevâhib-i aliyye” tefsîrine gelince: Bu kitap meşhur olup Hirât’ta vâizlik yapan ve 910 [m. 1505] yılında yine orada vefât eden, çok kitap yazan Hüseyin bin Alî Vâiz-i Kâşifî’nin (rahmetullahi aleyh) eseridir. “Ahlâk-ı Muhsinî” isimli kitâbı, İngilizceye tercüme edilmiştir.

“Mevâhib-i aliyye” isimli tefsîr, [1246]’da İsmâîl Ferrûh Kırîmî tarafından Türkçeye çevrilmiş, bu Osmanlıca tercümeye “Mevâkib” ismi verilmiştir. Muhammed Bitlisî de [vefâtı 982], bu Farsça tefsîrin başka bir tercümesini yapmıştır.

[Bu mühim konuda, inşâallah yarın birkaç kelime daha yazmak istiyoruz.]

Comments are closed.