Müjdeler olsun yâ Âişe!

(Dünden devam)
Babam bu hâli görünce, deriden bir yastığı Resûlullah’ın mübârek başının altına koydu. Bir çarşaf getirdi.
Ve üzerini örttü.
Vahiy gelmesi bitince, mübârek yüzünden örtüyü kaldırdı.
Gül yüzünde ter damlaları vardı.
İnci gibi parlıyorlardı.
Gülümseyerek;
“Müjdeler olsun sana yâ Âişe! Allahü teâlâ seni temize çıkardı. Senin pâk olduğuna şâhit oldu” buyurdu.
Babam bana dönüp;
“Kalk kızım! Resûlullaha teşekkür et” dedi.
Fakat ben;
“Vallahi kalkmam, Allahü teâlâdan başkasına şükretmem! Çünkü, Rabbim benim için âyet-i kerîme indirdi” dedim.
Çok sevinçliydim.
İçim içime sığmıyordu.
Babam kalktı.
Başımı öptü.
Bir gün önce, Ebû Eyyûb Hâlid’in zevcesi;
“Âişe hakkında ağızlarda dolaşan sözlere ne dersin?” diyerek, Hazret-i Hâlid’den sormuş.
Hazret-i Hâlid de;
“Sen bana karşı böyle kötülük yapar mısın?” demiş.
“Hâşâ yapmam” deyince;
“Sen yapmazsan Âişe Resûlullaha karşı böyle bir şey yapar mı? Bu sözler büyük iftirâdır” demiş.
Resûl-i ekrem
“aleyhisselâm”
Eshâbını çağırdı.
Gelen âyetleri okudu.
Kalpler mutmain oldu…