Münafıkların bilinmesi

Sual: Ebu Hüreyre, (Resulullah, âlemin yaratıldığı zamandan, yok olacağı güne kadar, olmuş ve olacak şeyleri bize bildirdi. Bunlardan bildirilmesi gerekenleri size bildirdik. Gerekmeyenleri, bildirmedik) diyor. Bu, Peygamberimizin her gaybı bildiğini göstermez mi? Kıyamette Resulullah’a, Eshab-ı kiram arasına karışan münafıklar için söylenecek olan (Senden sonra onların neler yaptıklarını biliyor musun?) sözü, buna aykırı değil mi?


CEVAP:
Hayır, aykırı değildir. Bütün peygamberler, gaybların tamamını değil, ancak kendilerine bildirilenleri bilir. İkinci sözün açıklaması şöyledir:
Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, münafıkların kimler olduğunu biliyordu, bunları tek tek Hazret-i Huzeyfe’ye bildirip, (Allahü teâlâ beni, onların cenaze namazını kılmaktan men etti) buyurdu. Hazret-i Huzeyfe’den başka kimse onları bilmiyordu. 
Resulullah’ın vefatından sonra, Hazret-i Ömer, cenaze olduğu vakit, Hazret-i Huzeyfe’ye bakardı. O cenaze namazını kılarsa kılar, kılmazsa, o da kılmazdı. Âhirette de, o kimselerin münafık olduklarını elbette biliyordu. Onları orada rezil etmek için Allahü teâlâ öyle buyuracaktır. Nitekim bir insanın ne günah, ne sevab işlediği, kiramen kâtipleri denen meleklerce kayda alındığı hâlde, âhirette günah işleyen organlar da konuşacak, şahitler çoğalacaktır. Hiç kimse yaptıklarını inkâr edemeyecektir.
ABDESTİ TEZ ALMALI
Sual: Kuru yer veya delk edilmemiş, ovulmamış yer kalır endişesiyle, abdest almayı uzatıyorum. Bunun bir sakıncası var mıdır?
CEVAP: Abdest almayı uzatmak vesveseden kaynaklanır. Vesvese ise günahtır. Birkaç dakika içinde almalı. Namazı ise acele etmeden tâdil-i erkâna riayet ederek kılmalı.
Abdestin tez alınması, namazın yavaş kılınması hakkında halk arasında çeşitli sözler söylenir: Mesela, (Abdesti yel gibi, namazı yıl gibi) ve (Abdesti kuş gibi, namazı taş gibi) dendiği gibi, (Abdesti deli gibi almalı, namazı ölü gibi kılmalı) veya (Veli gibi kılmalı) da denir.
SÜT EMEN ÇOCUK
Sual: Süt emen çocuğun kusmuğu necis olur mu?
CEVAP: Evet, kaba necasettir. (S. Ebediyye)