Müşrikler kuduruyordu âdeta!..

Peygamber Efendimiz, Kâbe’de namaz kılarken bir grup müşrik de “Ne yapıp edelim, bu yanan İslâm meş’alesini söndürelim!” diyorlardı.
Ama yapamıyorlardı…
Ve bu yüzden kuduruyorlardı!
Ebu Cehil, yandaşlarına dönüp “Yetti gayri… Secdeye gitsin, koşup ayağımla ensesine basacağım!” dedi.
Öbürleri teşvik edip;
“Tabii ya, geç bile kaldın” dediler.
Efendimiz secdeye inince mel’un fırladı ve koşarak yaklaştı arkadan.
Fakat o da ne!
Zınk diye durdu birden.
Ve hızla kaçmaya başladı.
“Niçin kaçıyorsun?” dediklerinde “Onunla aramıza ‘ateş deryası’ girdi… Bir adım atsaydım yanacaktım” dedi.
Peki ibret almış mıydı?
Hayır, bu bir nasip meselesiydi…
? ? ?
Ebu Cehil yine bir gün yandaşlarına “Yemin olsun ki bugün Onun kafasını taşla ezeceğim!” dedi.
Az zaman geçti…
Efendimiz geldi ve büyük bir vakarla yürüyüp huşuyla namaza durdu… Müşrikler Ebu Cehil’e “Haydi göster kendini!” dediler.
Ebu Cehil kalktı.
Koca bir taşı kucakladı.
Ve arkadan yanaştı. Ancak Efendimiz secdeye inince taşı yere atıp hızla geri kaçtı.
“Ne oluyor?” dediler.
Ebu Cehil perişandı!
“Üstüme büyük bir ‘canavar’ saldırdı, kaçmasaydım beni parçalayacaktı!” dedi.