Muvaffak Harezmî

Ebü’l-Velîd Muvaffak Harezmî hazretleri, Hanefî mezhebi fıkıh âlimidir. Aslen Mekkelidir. Harezm’de yerleşti. 568 (m. 1172) yılında Harezm’de vefât etti. İmâm-ı a’zam hazretlerinin üstünlüklerini anlatan “Menâkıb-ül-İmâm-il-a’zam Ebî Hanîfe” adlı eseri meşhûrdur. Bu kitabında şöyle nakleder: 

Süfyân bin Ziyâd Bağdadî anlatır: İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe şüphelilerden kaçınmada (vera’da) çok ileri idi. Ticâretle uğraşır, manifaturacılık yapardı. Alışverişte bir yanlışlık olmamasına dikkat ederdi. Medîne-i münevvereli bir zât Kûfe’ye gelmişti. Bir elbise satın almak istedi. Ona istediği tipteki elbiseyi Ebû Hanîfe’nin dükkânında bulabileceğini söylediler. O şahıs Ebû Hanîfe’nin dükkânına gitti. Dükkânda İmâm-ı a’zamın ortağı vardı. Arzu ettiği elbiseyi bin dirheme satın aldı. Daha sonra işini bitirip Medine’ye gitti. İmâm-ı a’zam, ortağına o elbiseyi sordu. O da, bin dirheme Medîneli bir kimseye sattığını söyledi. Hâlbuki o elbisenin fiyatı dörtyüz dirhem idi. İmâm-ı a’zam hazretleri, ortağına; “Sen benim dükkânımda insanları aldatıyorsun” deyip ondan ayrıldı. Kendisi hazırlığını yapıp Medine’ye gitti. O şahsı üstündeki elbiseden tanıyıp buldu. Câmide namaz kılmaktaydı. Ebû Hanîfe de onunla beraber namaz kıldı. Namazdan sonra o şahsa yaklaşıp: “Üzerindeki elbiseyi nereden aldın?” dedi. “Onu, Kûfe’de Ebû Hanîfe’nin dükkânından aldım” dedi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe: “Ben Ebû Hanîfe’yim, sen bunu benden mi aldın?” deyince o şahıs, “Hayır, senden almadım” dedi. Ebû Hanîfe, “Elbisenin fiyatı dörtyüz dirhem idi. Sana altıyüz dirhemini geri vereyim” dedi. Fakat o şahıs, “Ben bin dirheme bu elbiseyi kabûl ettim. Senin paranı alamam” dedi. İmâm-ı a’zam hazretleri adamı ikna edip, altıyüz dirhemi geri verdi. Şüpheli bir alışverişte malına haram karışması tehlikesinden kurtuldu.
İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleri anlatır: İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, tanıdığı herkese iyilik yapardı. İhtiyâcı olan herkese elli veya yüz dînâr verirdi. İnsanlar kendisine teşekkür edince çok üzülür, “Ben size bir şey vermiş değilim. Sizi bir şeyden faydalandırmış da değilim. Ben sâdece bana verilen şeyi emrolunan yere koyan bir bekçiyim” buyururdu. Âlimler, onun için; “Allahü teâlâ Ebû Hanîfe’yi ilim, amel, cömertlik ile donatıp, Kur’ân-ı kerîm ahlâkı ile süslemiştir” derlerdi…