Muzaffer Kirmisinî

Muzaffer Kirmisinî hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. Kuzey Irak’ta Cebel ilinde yaşamıştır. Abdullah-ı Harraz’ın talebesi olup, birçok âlimin sohbetinde bulundu. Vefât târihi kesin olarak bilinmemekte olup, dördüncü asırda yaşamıştır. Zamanının bir tanesi, kerâmet sahibi ve veciz sözleri çok olan bir âlim idi. Muzaffer Kirmisinî buyurdu ki:

“Senin ömrün, bir tek nefesten başka bir şey değildir. Eğer bu nefesi kendi lehinde tüketmiyorsan, bari aleyhinde olacak şeyleri toplamak için tüketme.”
“Kim İslâm ahlâkı ile ahlâklanırsa, kendine tâbi olanlar da onun ahlâkı ile ahlâklanırlar. Kim ahlâkında gevşeklik gösterirse, kendisi ve kendine tâbi olanlar helak olurlar.”
“Kula verilen en hayırlı şey, kendisine lüzumlu şeylerin yerleştirilmesi için mâlâya’nîden temizlenen kalbdir.”
“Allahü teâlâ kıyâmet günü mü’minleri fadl ve ihsânı ile, kâfirleri de huccet ve adâletle hesaba çekecektir.”
“Oruç üç çeşittir, ilki rûhun orucudur ki, bu da ihtirâslı olmamaktır. İkincisi aklın orucudur ki, bu da nefse muhalefet etmek, hevâ ve hevesini terk etmektir. Sonuncusu nefsin orucudur ki, yemekten, içmekten ve haram olan şeylerden el çekmektir.”
“Kim Allahü teâlâya sıdk ile amel ederse, halkın yanında bulunmaktan sıkılır.”
“Tevâzu; kimden olursa olsun, hakkı kabûl etmektir.”
“Ârif kimse; kalbi Allahü teâlâ ile, bedeni halk ile olandır.”
“Hikmete âşinâ olan kişiden, edeb öğrenmeyen bir kimseden, talebeleri edeb ve terbiye öğrenemez.”
“Allahü teâlâ Cehennemi yarattığı vakit melekler çok korktular, insanları yaratınca melekler rahatladılar.”
“İnsanı, Allahü teâlânın af ve mağfiretine kavuşturacak şeylerden biri de, açları ve yoksulları doyurmaktır.”
“Kâfire mezarında, kör, sağır bir hayvan musallat olur. Elinde demirden bir kamçı ve kamçının ucunda devenin hörgücü gibi bir düğüm vardır. Kıyâmete kadar ona vurur, durur. Onu görmez ki, biraz korusun; sesini duymaz ki, acısın.”
Bu mübarek zat, vefat etmeden evvel çocuklarına buyurdu ki:
Âdem aleyhisselâmın oğlu vefât ettiği zaman hanımına: “Ey Havva! Çocuğun öldü” dedi. O da, “Ölüm nedir?” diye sordu. Cevâbında: “O, artık dünyâda yemez, içmez, ayakta durmaz, yürümez ve konuşmaz” dedi. Hazreti Havva, yüksek sesle ağlamaya başladı. Hazreti Âdem, Ona: “Sana ve kızlarına hep böyle hüzünlenmek, ağlamak vardır. Ben ve oğullarım, bundan uzağız!” dedi. Siz de benim arkamdan sakın bağırarak ağlamayın!..

Comments are closed.