Namaz gafletle kılınırsa!..

Namaz gafletle kılınırsa!..



İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: “Hangi namaz ki, gönül hazır olmayarak gafletle kılınırsa, o namaza sevap yerine ceza verilebilir.”

 

Seyyid Şeyh Mustafa Efendi Osmanlı Şeyhülislâmlarının altmış üçüncüsüdür. 1090 (m. 1679)’de İstanbul’da doğdu. 1158 (m. 1745)’de vefât etti. Namazın hakikatini anlatırken buyurdu ki:

Ne zaman ki, namaza durmaya irade edilince, önce dünya fikirlerini, masivayı zihninden silip, Allahü teâlânın azametini göz önüne getirmeye uğraşmak lazımdır. Çünkü namaz kılmak, Allahü teâlânın huzuruna çıkmaktır ve Seyyid-ül Mürselin’in “aleyhi ve ala alihissalevatü vetteslimat” miracıdır ve Musa aleyhisselâmın Tur Dağı’ndaki müşahedesidir. Her namazda veya her günde veya her haftada bir kere olsun Allahü teâlânın korkusundan bir miktar gözyaşı dökmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ne mutlu o kişiye, namazı içinde Allah korkusundan ağlar. Hangi namazda gözyaşı dökülmezse, o namazın faydası pek azdır.) İmam-ı Gazali “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki: Hangi namaz ki, gönül hazır olmayarak gafletle kılınırsa, o namaza sevap yerine ceza verilebilir. Resul-i Ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” (Namazın ancak, gönül hazır olduğu yeri yazılır, gerisi yazılmaz) buyurmuştur. Bunun için namazın cemaatle kılınması lüzumunun hikmeti ve fazileti çok olduğunun sebebi budur ki, cemaatten her birinin gönlü hazır olduğu yerler toplanırsa, belki bir kâmil namaz olup, dergâha yükselir. Veya cemaatten birinin namazı makbul olursa, onun hürmetine diğerlerinin namazları da makbul olur. Bir kişinin haccı makbul olmakla bütün hacıların haccı makbul olduğu gibi… Hadis-i şerif bunun üzerinedir. (Feveylün lil … ) âyet-i kerimesinin manası şöyledir: (Veyl, azap şol kimse içindir ki, namazını kayırmaz. Yani vaktinde kılmaz. Cemaati kaçırır. Birinci tekbire yetişmez. Tadil-i erkâna ve âdâba riayet eylemez. Allahü teâlânın hazır ve nazırlığını anlamaz. Kur’an-ı kerimin mânasını düşünmez. Bu gibi hususlara riayet etmeyenler, namazı hiç kılmayanlar gibi, Kıyamet gününde ilahi azaba hazır olsunlar.)

O hâlde, şöyle itikad edesin ki; Allahü teâlâ bizim idrakimizin ötesinde olan bir huzur ve nazarla, hazır ve nazırdır. Her ne amelde olursan ol, bilir ve görür. Gönlünden geçeni senden daha iyi bilir. Sen de Allahü teâlâyı sanki görür gibi ibadet edesin! Sen O’nu görmezsin ama O seni gördüğü heybet üzerine amel edesin. Malum olsun ki; namazda ilk tekbir, kulların ibadetinden ve namaz kılanların namazından Hak sübhanehü ve teâlânın müstağni olduğuna işarettir.