Namaz kılıyor Sultânım

(Dünden devam)

Çandarlı Kara Halîl Hayreddîn Paşa, İznik toprağını nurlandıran bir Allah dostudur.Bu zât, Orhaniye medresesinde talebe iken bir gün Sultân Orhan geldi o medreseye.
Kendisini karşıladılar:
“Buyurun Sutânım, hoş geldiniz.”
“Hoş bulduk, baş müderrisle görüşecektim.”
“Namaz kılıyor Sultânım. Hemen çağıralım” dediler.
Sultân elini kaldırıp;
“Hayır, rahatsız etmeyin, biz bekleriz” dedi.
Evet, yanlış okumadınız.
Bir Osmânlı pâdişâhı medreseye gelmiş, baş müderrisle görüşmek için makamında Onu bekliyor. Hani bugünkü tâbirle, bir cumhurbaşkanı, bir üniversiteye gitmiş, rektörle görüşebilmek için, odasında onu bekliyor.
Osmânlıda ilim böyle idi.
Âlim böyle kıymetliydi.
Sultan bir müddet bekledi.
Sonra görüşüp sohbet ettiler.
Orhan Gâzi bir ara;
“Hocam, yakında bir gazâya çıkacağız. Bize, yol boyunca danışacağımız, sorup fetvâ alacağımız bir âlime ihtiyacımız var” diye arz etti.
Baş müderris Alaaddîn Esved hazretleriydi.
“Başüstüne Sultânım!” dedi.
Ve gözlerini talebe üzerinde gezdirip, Çandarlı Kara Halîl‘i işâret ederek;
“Şu talebeyi götürün” buyurdu.
Evet, henüz medrese talebesi olan Kara Halîl, bütün bir sefer müddetince müşâvirlik yaptı sultâna. Pâdişâh, Onun onayını almadan bir işe kalkışmadı.