Namaz kılmakta gevşek davranmamalı

Namaz kılmakta gevşek davranmamalı



Beş vakit namaz, Allahü teâlânın  tekrar tekrar emrettiği bir ibadettir. Onun için namazlarımızı kılmakta gevşek davranmamalı ve şartlarına uygun kılmalıyız.

 

İslam âlimlerinin ve evliyanın büyüklerinden İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki:

Kalbin Allahü teâlâ ile olması, bedenin, ahkam-ı şer’iyyeyi [yani dinimizin emrettiği ve yasak ettiği şeyleri] yapmakla ziynetlenmesi, ne büyük bir nimettir. Bu zamanda insanların çoğu namaz kılmakta gevşek davranıyor. Tumânînete ve tadil-i erkana önem vermiyorlar.

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir) buyurdu. Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi nemazından nasıl çalar? diye sordular. (Namazın rükusunu ve secdelerini tamam yapmamakla) buyurdu. Bir defa da buyurdu ki, (Rükuda ve secdelerde, belini yerine yerleştirip biraz durmayan kimsenin namazını Allahü teâlâ kabul etmez). Yine buyurdu ki: (Sizlerden biriniz, namaz kılarken, rükudan sonra tamam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz.) Bir kere de buyurdu ki: (İki secde arasında dik oturmadıkca, namazınız tamam olmaz.)

İslam âlimlerinin büyüklerinden Taberânî’nin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Evsât) adındaki hadis kitabında bildirilmiştir ki, bir mümin namazını güzel kılar, rüku ve secdelerini tamam yaparsa, namaz sevinir ve nurlu olur. O namaz, namazı kılmış olana, iyi dua eder ve sen beni kusurlu olmaktan koruduğun gibi, Allahü teâlâ da, seni muhafaza etsin, der. Namaz güzel kılınmazsa, siyah olur. Melekler o namazdan iğrenir. O namaz, kılmış olana, fena dua eder. Sen beni zayi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü teâlâ da, seni zayi eylesin, der.

O hâlde, namazda tadil-i erkânı yapmalı, rükuyu, secdeleri, (Kavme)yi [yani rükudan kalkıp dikilmeyi] ve (Celse)yi [yani, iki secde arasında oturmayı] iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını görünce söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına yardım etmelidir. Tumânînet [yanî uzuvların hareket etmemesi] ve tadîl-i erkanın [Bir kere sübhanallah diyecek kadar hareketsiz durmak] yapılmasına çığır açmalıdır. Müslümanların çoğu, bunları yapmak şerefinden mahrum kalıyor. Bu ameli meydana çıkarmak çok mühimdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana, yüz şehit sevabı verilecektir). Ya bir farzı veya  vacibi meydana çıkarmanın sevabı ne kadar çok olur! Bu bir ameli meydana çıkarana, Allah yolunda harp edip canını veren yüz şehit sevabından çok sevap verilir.

Hülasa, beş vakit namazı kılmakta gevşek davranmamalı ve şartlarına uygun olarak kılmalıyız.