Nasuh Dayı’yı bilir misiniz?

Nasuh Dayı’yı bilir misiniz?



“Nasuh Dayı’yı köylüler, arazilerdeki yabani hayvanların tehlikesine karşı avcı olarak tutmuşlardı…”
 

 

Akseki’nin Çaltıçukur isimli köyümüzde çocukluk yıllarımda yabanî hayvanlara karşı beklediğimiz bağ, bahçe ve tarlalarımızdan sabahları erkenden kalkar, bazen aksi yönde bulunan işlerimize gitmek için saatlerce yürümek zorunda kalırdık.

Çoğu zaman kahvaltı -ki ben bu kahvaltı kelimesini bile 12 yaşlarında ortaokula başladığım zaman duymuştum- yapmadığımız gibi, yanımızda da ne yiyecek, ne de içecek bir şey bulunurdu. Evlerimizde ne vardı ki, ne bulunsun!

Haliyle akşamları domuz beklemek için gittiğimiz bağ, bahçe ve tarlalarımızda yediğimiz kuru katık akşam yemeğimizden (!) bir sonraki gün öğle yemeğine kadar hiçbir şey yemeden aç ve susuz kalırdık. Yaz boyunca köyde sadece öğle yemeklerinde bir araya gelebiliyorduk.

Domuzun dışında diğer en çok zarar veren yabanî hayvan kurttu. Zaman zaman kurt sürüleri köyün hayvanlarına saldırırdı. Şimdi belki sizin için inanması çok güç olacak ama biz taş, sopa ve tüfeklerle hayvanları neredeyse kurtların ağzından kurtarmaya çalışırdık.

Savaşlardan dolayı ekilebilecek her yer orman olmuş, hatta balkanlaşmıştı yani içine girilemeyecek orman hâline gelmişti. Buralarda barınan vahşi hayvanlar evlerimizin önüne kadar gelirdi.

Küçüklüğümde, durum böyleydi. Köylüler tarlalarını ekebilmek için, Senir köyünden Nasuh isimli bir kişiyi, Manavul ve Eftişe köyleriyle anlaşarak, beraberce avcı tutmuşlardı.

Nasuh Dayı oldukça uzun boylu, bronz tenli, avcılık şartlarından yani güneşten, rüzgârdan, tozdan, topraktan yüzü kırış kırış olmuş ve âdeta toprak rengini almış, gür bıyıklı, yakası paçası açık bağrı kıvır kıvır beyaz kıllarla dolu, davudî sesli, sürekli konuşan ve gülen, gazete kâğıdından sarılmış sigarasını ağzından hiç düşürmeyen bir adamdı.
Acem işi renkli, saçaklı, süslü kalın bir kuşağı belinden eksik etmezdi. Bu kuşağın içinde de çakısını, kavını, çakmağını, tütününü ve tütün sarmaya yarayan eski gazeteleri düzenli bir şekilde saklardı. Bizim küçüklüğümüzde, evlerimizde nadir olarak kibrit bulunurdu. Ayrıca her sigara yakışta kibrit kullanmak çok masraflıydı. Onun için, büyüklerimiz keselerinde daima bir çakmaktaşı, bir parça kav ve bir çelik parçası taşırlardı. DEVAMI YARIN

Comments are closed.