Nazillili Âlim Mehmed Hakkı Efendi

Mehmed Hakkı Efendi Nakşibendi tarikatı şeyhlerinin olup Nazilli’de doğdu. Ödemiş’te Haci Halil Hilmi Efendinin sohbetlerinde kemale erip halifesi oldu. Halil Hilmi Efendi, Silsile-i aliye büyüklerinden Abdullah Dehlevi hazretlerinin halifelerinden Muhammed Can Efendiden hilâfet almıştı. Hakkı Efendi 1315 (m. 1897)’de Mekke’de vefat etti. “Hazinetü’l-Ebrar ve Celiletü’l-Ezkâr” isminde Arapça bir eseri vardır.

Bu kitabında şöyle yazmaktadır:
Allahü teâlânın bu ümmete ikrâm ettiği kerâmetlerden birisi, bu ümmet arasında Kutublar, Evtâd ve Nücebâ ve Ebdâl vardır. Enes bin Mâlik buyurdu ki: (Ebdâl) kırk kişidir. İmâm-ı Taberânînin (Evsat) kitabında bildirdiği hadis-i şerifte buyuruyor ki: (Yeryüzünde, her zaman kırk kişi bulunur. Her biri, İbrâhîm aleyhisselâm gibi bereketlidir. Bunların bereketi ile yağmur yağar. Biri ölünce, Allahü teâlâ, onun yerine başkasını getirir.)

İbni Adî buyuruyor ki: (Ebdâl, kırk kişidir). İmâm-ı Ahmed’in bildirdiği hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bu ümmette, her zaman otuz kimse bulunur. Her biri, İbrâhîm aleyhisselâm gibi bereketlidir).

Ebû Nu’aymın (Hilye) kitabında bildirdiği hadis-i şerifte, (Ümmetim içinde, her yüz senede iyiler bulunur. Bunlar beşyüz kişidir. Kırkı ebdâldir. Bunlar, her memlekette bulunurlar) buyuruldu… Bunları bildiren, daha nice hadis-i şerifler vardır.

Yine (Hilye) kitabında, Ebû Nuaym’ın merfû olarak bildirdiği hadis-i şerifte, (Ümmetim arasında her zaman kırk kişi bulunur. Bunların kalpleri, İbrâhîm aleyhisselâmın kalbi gibidir. Allahü teâlâ, onların sebebi ile, kullarından belâları giderir. Bunlara ebdâl denir. Bunlar, bu dereceye namaz ile, oruç ile ve zekât ile yetişmediler) buyuruldu. İbni Mes’ûd sordu ki: Yâ Resûlallah! Ne ile bu dereceye vardılar? (Cömertlikle ve Müslümanlara nasihat etmekle yetiştiler) buyurdu.

Bir hadis-i şerifte, (Ümmetim içinde ebdâl olanlar hiçbir şeye lânet etmezler) buyuruldu.

Hâtib-i Bağdâdî [Ahmed Hatîb Bağdâdî 463 [m. 1071]’de vefât etti.] (Tarih-i Bağdat) kitabında, (Nükabâ) üç yüz kişidir. (Nücebâ) yetmiş kişidir. (Büdelâ) kırk kişidir. (Ahyâr) yedi kişidir. (Amed) dörttür. (Gavs) birdir. İnsanlara bir şey lâzım olsa, önce Nükabâ duâ eder. Kabûl olmazsa, Nücebâ duâ eder. Yine kabûl olmazsa, Ebdâl, daha sonra Ahyâr, sonra Amed duâ ederler. Kabûl olmazsa Gavs duâ eder. Bunun duâsı elbet kabûl olur, dedi.