“Ne gam baki, ne sürur…”

“Ne gam baki, ne sürur…”



İnsanoğlu zayıf olarak yaratıldığından basit olan hastalıklara, musibetlere aşırı derecede feryât eder. Hâlbuki, dünyanın kendisi de içinde bulunanları da fânidir, devam etmez.

 

Rabbimiz, biz kullarını affetmek için bazı imkânlar yaratmıştır. Bunları değerlendirirsek hiç günâh işlememiş gibi oluruz. Bunların birincisini, yani tövbe etmenin faziletini geçen hafta arz etmiştik… 

İkinci imkân istiğfardır. Yani mağfiret istemek, af edilmeyi talep etmek. Bu da günahların affı için büyük bir sebeptir. Bunda da samimi olunursa büyük nimetlere kavuşulur.

Üçüncüsü; salih ameller ve ibadetler… Bunlar, daha önce işlenen günahların affına sebep olur. Hud suresi 114. âyeti kerimede meâlen buyuruluyor ki: 

“İyilikler kötülükleri giderir.” 

Abdulvehhâb-i Şa’ranî rahmetullahi aleyh buyuruyor ki: Bir yerde bir günah işlediğiniz zaman, hemen peşinden bir sevap da işle. Kıyamet günü insanın uzuvları, (eli, ayağı, gözü gibi) sahibinin hakkında şahitlik yapacaklar. El diyecek ki; benimle şu şu günahları yaptı. Ayak da benim üzerimden falanca günahları yapmak için kötü yerlere gitti. Diğer organlar da aynı. Bunlarla beraber toprak da şahitlik yapacak. Benim üzerimde bu günahları yaptı diyecek. Sevaplarımıza da şahitlik yaptıralım, umulur ki, günahların affına sebep olabilir. Günah işlediğimiz yerde hiç olmazsa bazı tesbihleri, duaları yapalım, bir fakir bulduksa sadaka verelim ve tövbe etmeyi unutmayalım.

Dördüncüsü: Hastalıklar, sıkıntılar, fakirlik. Bunlar istenmez, gelmemesi için çaba harcanır. Geldiklerinde de giderilmeleri için gayret edilir. Bütün bunlar yapılırken, bunların Rabbimizin takdiri ile geldiğini ve şikâyetçi olmadığımızı arz etmeliyiz.

İnsanoğlu zayıf olarak yaratıldığından basit olan hastalıklara, musibetlere aşırı derecede feryât eder. Hâlbuki, dünyanın kendisi de içinde bulunanları da fânidir, devam etmez. Atalarımız “Ne gam baki, ne sürur” demişlerdir. Yani üzüntü de sevinç de geçicidir. İkisi de devamlı değildir…

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 

“Mümin her zaman sevap kazanır şöyle ki: Nimetlere kavuşursa, şükreder sevap kazanır. Musibetlere maruz kalırsa ona da sabreder, yine sevap kazanır.”

Beşincisi: Meleklerin bizim için dua etmesidir. İyi insanları melekler sever, onlara dua ederler. Bu nimete kavuşmak için meleklerin sevdiği işleri yapalım.

Altıncısı: Müminin mümine duasıdır. Salih bir kişinin duası ile affolunacağımız ihtimali çok yüksektir.
Günahlarımız bu sayılan altı şeyle af olunmadı ise sekerâtın yani ölüm anının ağır geçmesi, kabir azabı gibi sıkıntılar bizi bekleyecek demektir. Rabbim, cümlemizi kötü bir âkıbetten muhafaza buyursun. Amin…