“Ne kabahat işledim ki acaba?”

“Ne kabahat işledim ki acaba?”



Azerbeycan velilerinden Tacüddin Zahid-i Geylani hazretleri, bir gün geçtiği yerlerde gördüğü “yabani otlar”dan biraz kopardı.

Ve dikkatle baktı.

O otların, elinde “saf gümüş” olduğunu görünce hayret etti!

Hatta hoşuna gitmedi.

O, bunları istemiyordu.

Böyle şeylerde gözü yoktu.

Dünyalık şeylerin elinde bulunmasını kabahat, kusur sayardı.

Bu hâli görünce de;

“Acaba ne günah işledim ki, böyle bir şey oldu?” dedi.

Secdeye kapandı!

Gözyaşıyla ağladı.

Tövbe istiğfar etti.

Ve yolunu değiştirdi.

Başka bir tarafa gitti.

● ● ●

Bu defa da eline aldığı otların “altın” olduğunu gördü.

Daha çok üzüldü.

Sıkıntısı arttı.

Ve hemen hocası Cemaleddin Efendi’nin huzuruna vardı.

Bu olanları anlattı.

Üzüldüğünü bildirdi!

Bu hâllerden kurtulmak istediğini ona arz etti. Bunun için kendisine yardım etmesini istirham etti.

Hocası dikkatle dinledi.

Ve kendisini teselli etti.

Hatta onu tebrik edip;

“Sen, bu imtihanı kazandın. Bütün Nebilerin ve velilerin ruhlarıyla birlikte, yerde ve gökte olan melekler, sana ‘Zahid’ dediler, nâmını da ‘Şeyh Zahid’ koydular” buyurdu.

Comments are closed.