“Nerede bu paralar?”

“Nerede bu paralar?”



“Acaba adalet müfettişi olduğuma inanmamış mıydı, diyerek kimliğimi çıkartıp uzattım.”

 

Noterler, yaptıkları işlerden devlete ait olan harç ve damga vergilerini iş sahiplerinden tahsil edip, bunları ya kasalarında ya da bankadaki hesaplarında toplayıp 15 günde bir maliyeye yatırırlar.

Atamaları veya bir üst sınıfa yükselmeleri bakımından Adalet Bakanlığı’na bağlı olup denetimleri de bu bakanlığın müfettişleri tarafından yapılır. Bir üst sınıfa geçebilmeleri, adalet müfettişlerinden üst üste iki denetimde alacakları olumlu sicile bağlıdır…

Yıllar önce Ankara’nın Haymana adalet daireleri ve noter teftiş görevini alınca erkence ilçeye ulaştım. Adliye’deki kasaları mühürleyip, bakanlığa başlama telgrafı çektikten sonra, noterliğin kasasını da mühürleyip, defter kayıtlarını alarak tekrar adliyeye döneceğim ve işe adalet dairelerinden başlayacağım…

Sora sora noterliği buldum. Normal büyüklükteki bir dükkândı noterlik dairesi. İçeri girdim. Daktilo makinesinde harfleri arayıp bulduktan sonra tuşlara tek tek vuran gözlüklü kız ile masasında gazete okuyan noterden başka kimse yoktu içeride.

Saat sabahın 10.00’u.

Noterin masasına doğru yaklaştım. Gazeteden başını kaldırıp bana “buyurun” dedi.

Kendimi takdim ettim.

“Ben Adalet Müfettişi Ali Rıza Cemeroğlu”

-Buyurun, dedi tekrar, bir işiniz mi var?

-Tabii işim var. Sizi denetlemeye geldim.

Çok şaşırdı. Bir süre ne diyeceğini bilemedi. Ayağa kalkıp “hoş geldiniz” dedi soluk soluğa. Belli ki Adalet Müfettişinin kendisini teftiş edebileceğinden haberi yok. Ne demesi veya ne yapması gerektiğine karar veremiyordu.

Kasayı işaret ederek açmasını istedim. Sanki inanmıyormuş gibi isteksizce açtı. Birden aklıma geldi. Acaba adalet müfettişi olduğuma inanmamış mıydı, diyerek kimliğimi çıkartıp uzattım.

“Estağfirullah efendim, bir şüphem yok” dedi, bakmadı.

Kasayı incelediğimde, içinde birkaç senetten başka hiçbir şey yoktu.

-Hasılat bankada mı? diye sordum.

-Nasıl efendim, anlayamadım.

Kendisine, devlete ait olan harç ve damga paralarının kasada veya bankada olması gerektiğini, defter kayıtlarına göre iki aylık hasılat tutarı olan (…..) liranın belirttiğim bu iki yerden birinde bulunması gerektiğini anlatıp tekrar sordum:

-Nerede bu paralar?

Duraksayıp bir süre düşündü. Yüzünde ter damlacıkları belirmeye başlamıştı. Kendisini toparlamaya çalışarak:

-Efendim paralar Ankara’daki evimde, dedi.

Belli ki vergi hasılatının tamamını harcamış, o an için böyle bir cevap vermeyi akıl edebilmişti. DEVAMI YARIN