Nereye gidiyordu acaba?

Nereye gidiyordu acaba?



İbrâhim bin Mûsâ “rahmetullahi aleyh” hazretleri, Mısır’da yetişen velîlerdendir.

Kerâmet sâhibiydi.

Şöyle ki:

Bâzen atına atlayıp süratle bir yerlere gider; saatler sonra tozlara ve kana bulanmış olarak geri dönerdi.

Bir defâsında yine öyle oldu.

Kanlı elbiselerle geri döndü.

Yakınları çok merak ettiler…

Ancak çekinirlerdi hikmetini sormaya.

Kendi de bir şey söylemiyordu.

Birkaç gün geçti…

Şam tarafından bir “kâfile” geldi oraya.

O civârda kâfirlerle Müslümanların yaptığı savaşı şöyle anlattılar:

“Düşman ordusu çok kuvvetliydi.

Müslümanlar tam mağlup olmak üzereydi ki, son üç günde durum değişti birden…”

Sordular ki;

“Nasıl değişti?”

Şöyle anlattılar:

“İbrâhim bin Mûsâ hazretlerini, at üzerinde, harp meydanında gördük. En ön safta savaşıyor, (Allah Allah!) diyerek düşmana saldırıyor, önüne geleni yere seriyordu!

Moralimiz düzeldi…

Kendimize geldik.

Mânen kuvvetlendik.

Art arda yaptığımız hücumlarla düşmanı püskürttük!

Mübârek zât düşman komutanını da öldürünce, kâfirler perîşan olup kaçmaya başladılar!

Biz de arkalarından kovaladık. Zafer bizim oldu elhamdülillah…”

Comments are closed.