Niçin acele ile mescide gidersin?

Hazret-i Ömer
bir sabah mescide yaklaştığında, acele ile önünden giden bir çocuk
görür. Ona, mescide giderken niçin böyle acele ettiğini sorar!

Tesvîf; sözlük anlamı itibariyle, sebepsiz olarak geciktirmek, atlatmak anlamındadır. Dinî terim olarak tesvîf; hayırlı iş yapmayı geciktirmek, sonraya bırakmak demektir. İbâdetleri ve hayırlı işleri yapmakta acele etmeye, musâre’at denir. Hadîs-i şerîfte;
(Beş
şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayâtın
kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyâda âhıreti
kazanmanın kıymetini, ihtiyârlamadan gençliğin kıymetini, fakîrlikten
evvel zenginliğin kıymetini)
buyuruldu.
Hazret-i Ömer’in,
her namaz vakti Mescîd-i Nebîye herkesten önce gitmek âdeti idi. Bir
gün yine mescide erkenden giderken, acele ile önünden mescide giden bir
çocuk görür ve;
-Ey çocuk, niçin bu kadar acele ile ve erkenden mescide gidersin. Sana henüz namâz farz olmamış ki der. Çocuk;
-Ey efendim, ben niçin acele etmeyeyim ki, daha dün, benden küçük bir çocuk vefât etti, cevabını verir.
Çocuktan bu sözleri işiten hazret-i Ömer, o kadar çok ağlar ki, gözünden yaş yerine kan gelir.
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Uygunsuz
işlerin hepsinden Allahü teâlâya tövbe etmeli, Ona yalvarmalıdır.
Belki, tövbe etmek için başka zaman ele geçmez. Hadîs-i şerîfte; (Tesvîf edenler helâk oldu)
buyruldu. Boş zamânı kıymetlendirmelidir. Bu zamanlarda Allahü teâlânın
beğendiği şeyleri yapmalıdır. Tövbe yapabilmek Hak teâlânın büyük
nîmetlerindendir. Hak teâlâdan her ân bu nîmeti istemelidir.”
Fetâvâ-yı Zeyniyyede diyor ki:
“Günâha hemen, acele tövbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmeye de tövbe etmek lâzımdır.”
Görülüyor ki, tövbeyi geciktirmek de günâhtır. Farz namâzı özürsüz terk etmekte iki büyük günâh vardır:
Birincisi, namâzı vaktinden sonraya bırakmaktır. Bunun tövbesi, pişmân olmak, bir daha kaçırmamaya karar vermektir.
İkinci
günâh, namâzı terk etmektir. Bunun tövbesi, hemen kazâ etmektir. Kazâ
etmeyi geciktirmek, büyük günâhtır. Bunun için de ayrıca tövbe etmek
lâzımdır. Günâh işlemekte ısrâr etmek, büyük günâhtır. Küçük günâhı
işlemekte ısrâr etmenin büyük günâh olduğu hadîs-i şerîfte
bildirilmiştir.
Ahnef bin Kays hazretlerine;
-Siz çok yavaş hareket ediyorsunuz dediklerinde, onlara;
-Fakat
üç şeyde acele ediyorum. Namaz vakti geldiğinde, hemen vaktinde
kılarım. Cenâzem var ise, zamânında defnederim. Kızımı dengi isteyince,
onunla evlendiririm cevabını vermiştir.
Peygamber efendimiz, hazret-i Ali’ye hitaben;
(Yâ
Alî! İyi işleri olanın üç alâmeti vardır: Allahü teâlâya tâatte acele
eder. Harâm ettiklerinden sakınır. Kendine kötülük eden kimseye iyilik
eder)
buyurmuşlardır.
Çelebi Cemâleddîn Efendi, hayır, hasenât ve iyilik yapmakta acele ederdi. Sebebi sorulduğunda;
“Hayır
yapmakta acele etmek lâzımdır. Geciktirmekte, sonraya bırakmakta, çabuk
geçen ömre güvenmek ve cimrilik korkusu vardır” buyururdu.
Netice olarak Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:
(Ölmeden
evvel tövbe ediniz. Hayırlı işleri yapmaya mâni çıkmadan önce acele
ediniz. Allahü teâlâyı çok hâtırlayınız. Zekât ve sadaka vermekde acele
ediniz. Böylece Rabbinizin rızıklarına ve yardımına kavuşunuz!)

Comments are closed.