Niçin kâdir olmasın ki!

Resul aleyhisselam buyurdular ki: “Kıyamet günü ben gelirim.
Ali de benimle olur.
Liva-i hamd’i o tutar.
O sancak iki parçadır.
Bir parçası sündüs’tendir.
Bir parçası istebrak’tan.”
***
Efendimiz böyle anlatırken bir sahabi ayağa kalkıp “Babam ve anam sana feda olsun yâ Resulallah! Hazret-i Ali, Liva-i hamd’i taşımaya kâdir olur mu?” diye sordu.
Zira merak etmişti.
Efendimiz ona döndü.
Ve “Niçin kâdir olmasın ki ona üstün hasletler verilmiştir. Onun sabrı, benim sabrım gibidir. Güzelliği, Yusuf aleyhisselamın güzelliği gibidir. Kuvveti, Cebrail’in kuvveti gibidir” buyurdu.
***
Sa’d bin Ebi Vakkas (radıyallahü anh) anlatır:
“Resulullah’tan işittim.
Buyurdu ki:
‘Ben kimin velisi/dostu isem, Ali de onun velisidir’ buyurdu.”
***
Yine o anlatır:
“Hayber günü Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ‘Yarın ben bu bayrağı bir kimseye vereceğim ki Allahü teâlâ ve Resulü onu severler. O da Allah’ı ve Resulünü sever’ buyurdu.
Ve bayrağı aldı.
Hazret-i Ali’ye verdi.
Dua edip gönderdi.
***
Resulullah’tan işittim:
Bir gün ona, ‘Yâ Ali! Sen benimle Harun’un Mûsa ile olduğu gibisin’ buyurdu.”