Niye kendine acımıyorsun?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bütün felaketlerin sebebi, şeytanın sıfatı olan kibirdir. Kibirlinin başarılı olması mümkün değildir. Çünkü kibir, her iyiliğe, her başarıya engeldir. Kibirden çok sakınmalıdır.
İlim, amel etmek içindir. Evliya bir zat, az konuşur, çok iş yapar. Bir de kendi yaptıklarını söyler, yapmadıklarını yapın diye söylemez. Bunun için de, sözleri tesirli olur.
Mal mülk ibadet içindir, dine hizmet içindir. Dünyanın peşinden giden, gittikçe küçülür. Sonra da silinir gider. Âhirette de karıncalar gibi haşrolur. Âhiret için çalışan ise gittikçe büyür. Asırlar geçse de, herkes kabrine gider, dua ister. Âhirette de çok yüksek makamlarda olur.
Basra valisinin 25-30 yaşlarında, biraz gururlu, şımarık bir oğlu varmış. Bir gün kıymetli elbiseler giyer, süslenir. Atına binip giderken, Hasan-ı Basri hazretleri yolunu kesip, atın yularından tutar. (Sana iki sualim var. Birincisini bilirsen 10, ikincisini bilirsen 20 dinar vereceğim) der. Genç, gururlu bir şekilde, (Peki hocam, sor bakalım) der. Gence, (Evin var mı?) der. Genç, var diye cevap verir. (Kendin mi yaptın?) diye sorar. Genç, (Evet, kendim bir senede yaptım) der. (Niye öyle uzun sürdü?) diye sorunca, (Eşeğime acıdım, fazla yük yüklemedim. Yavaş yavaş yaptım, o yüzden uzun sürdü) der. (Güzel! Peki, eşeğine acıyorsun da, niye kendine acımıyorsun, bu kadar günah yüklemişsin?) diye sorunca, genç hemen attan iner. Kendine çeki düzen verir.
Hasan-ı Basri hazretleri nereye gittiğini sorar. Genç, padişaha gittiğini söyler. (Vali yardımcılığından hoşlanmadım, başka görev isteyeceğim) der.
– Peki, niye böyle güzel elbiseler giyip süslendin?
– Padişaha, büyüklerin huzuruna çıkarken böyle giyilir.
– Güzel! Şimdi ikinci sorumu soruyorum. Niye padişahlar padişahına böyle önem vererek gitmiyorsun? Yani Allahü teâlânın huzuruna, namazınla niyazınla böyle çıkmıyorsun? Gittiğin padişah da, Onun âciz bir kulu değil mi?
Meseleyi anlayan genç, dünya makamından vazgeçip, (Efendim, tevbe ettim, padişaha gitmekten vazgeçtim, dergâha geliyorum) der. İşte Allah adamlarının sözleri böyle tesirli oluyor.