“O duâ ederse…”

Sehl-i Tüsterî hazretleri zamanında şehrin vâlisi hastalandı, doktorlar çâre bulamadı. 
Yakınları;
“Hazret-i Sehl duâ etse şifâ bulursunuz” dediler.
Vâli sevinip;
“Öyleyse çağırın gelsin” dedi.
Hemen gidip çağırdılar. Mübârek gelip yanına oturdu. Vâli zor konuşuyordu:
“Sehl-i Tüsterî siz misiniz?”
“Evet, benim.”
“Bu hastalıktan kurtulmam için bana duâ eder misiniz.”
Büyük velî;
“Ederim, ama duâm sana geçmez” buyurdu.
“Neden?”
“Çünkü zindanlar, hiç suçu olmayan mazlum insanlarla dolu. O mazlumları salıverirsen, sana duâ ederim.”
Vâli;
“Hayhay, emriniz olur” dedi.
Ve derhal emir verdi. 
Zindanları boşalttılar. 
O zaman duâ etti mübârek. 
Vâli o gün şifâ buldu ve bir kese altın gönderdi bu zâta. O, el sürmeden geri gönderdi. 
Talebeleri;
“Hocam, keşke alsaydınız. Fakirlere verirdik” dediler.
O zaman yana dönüp, çakıl taşlarına şöyle bir nazar etti. Taşlar “altın” oldu o anda…

SEVERSEN…
Bu zat nasîhat isteyen bir gence;
“Beş vakit namazını güzelce kılarsan, Allahü teâlânın rızâsına kavuşursun” buyurdu.
Ardından;
“Allah dostlarını, evliyâ zatları çok sever, Onların nasîhatlerine kıymet verirsen, mutlaka îmânla ölürsün” buyurdu…

Comments are closed.