O gün hâlimiz nice olur?

Aliyyül
Mürteza’nın annesi Fatıma hatun bir gün Efendimizi ziyarete gelmişti.
Efendimiz Kur’ân-ı Kerim okuyordu. Bir ayette mealen “İnsanlar mahşerde çıplak haşrolunurlar” buyuruluyordu.

Fatıma bunu duydu.
Efendimiz’e dönüp:
“Yâ Resulallah! O gün bizim hâlimiz nice olur?” diye arz etti.
Efendimiz:
“Üzülme! Şu gömleğimi kefen olarak giyersen, o gün açık olmazsın” buyurdular.
Kadıncağız sevindi.
Ve sordu hemen:
“Siz kefilsiniz değil mi?”
“Evet, ben kefilim.”
? ? ?
Yine bir âyet-i kerimede “Mezarda Münker Nekir korkunç şekilde gelir, herkesi sorguya çekerler” buyuruluyordu.
O bunu duyunca:
“Yâ Resulallah! Bana da öyle korkunç gelirlerse ne yaparım?” diye arz etti.
Efendimiz:
“Korkma! Sana korkunç gelmezler” buyurdular.
O vakit müsterih oldu…
Aradan yıllar geçti.
Fatıma Hatun vefat etti.
Efendimiz üzüldü.
Namazını kıldırdılar.
Kabrine indirdiler.
Ve “Yâ Fatıma! Sana kefil olduğum hususlar gerçek oldu mu?” diye seslendiler.
Cevap net geldi:
Kendi sesiyle:
“Evet yâ Resulallah! İkisi de gerçekleşti. Kabrim de geniş ve rahat. Rabbim mükâfatını versin sana” diyordu.