O kadın bakanlık müfettişiymiş!..

O kadın bakanlık müfettişiymiş!..



“Güya doğru söyleyerek vatan ve millet kurtarmıştım; ama kazın ayağı hiç de öyle değildi!..”
 

Bitlis Sağlık Müdürlüğü Personel Şefi, Müdür Beyin bana kızdığını söylemiş “bana kalırsa sen bugün onun gözüne hiç görünme. Zaten bu saatten sonra durum değişmez. O da yolundan dönmez” demişti.

Şaşırmıştım, bana neden bu kadar kızmış olabileceğini anlayamıyordum.

“Peki şefim ben bir şey tahmin edemiyorum. Müdür Bey bana bu kadar niye kızabilir ki?”

Adam çayından bir yudum çekti:

“Bilmiyorum ama tahminime göre geçen hafta Müdür Bey bir bayanla sağlık ocağınıza gelince ona şikâyet etmişsiniz ondan sanırım.”

“Nasıl yani? Ben o bayanı tanımıyordum bile. Hem ben şikâyet etmedim. Kadın bana bazı sorular sordu ben de cevap verdim.”

“İşte mesele de bu!.. O kadın bakanlık müfettişiymiş ve sen de onun kim olduğunu bilmediğin için Müdür Beyi suçlamışsın, o kadın da basmış Müdür Beye fırçayı. Müdür Bey de onun acısını senden çıkarmış anlayacağın.”

Konu anlaşılmıştı. Ben kendime göre ve gerçekte doğru olan ama acemiliğime ve cahilliğime ait söylediğim bir doğrunun bedelini ödemiştim. Güya doğru söyleyerek vatan ve millet kurtarmıştım ama kazın ayağı hiç de öyle değildi. Benim doğru söylemem onların hoşuna gitmemişti. Eğer doğru söylemeyip Müdür Beye yağ çekseydim başıma böyle bir ceza gelmeyecekti…

Neyse biz çaylarımızı bitirmiştik ki bizim Müdür Beyin sesi duyuldu. Makamına teşrif etmişti. Ben yerimden kalkıp onun odasına doğru yürürken Personel Şefi yine hatırlatma ihtiyacı duydu ama aldırmadım. Gayet rahattım.

“Ne demek şefim, ben buraya hakkımı aramaya gelmişim. Sinirlenirse sinirlensin varıp da beni asacak kesecek değil herhâlde. Ben onunla konuşup işin aslını öğrenmeden şuradan şuraya gitmem. Hem artık bu saatten sonra beni Kavakbaşı’ndan daha uzak bir yer varsa oraya sürgüne göndersin” diye cevap verdim…

Kararlı bir şekilde odasına yürüdüm. Zaten odası hemen bitişikteydi. Baktım kapı biraz aralıklıydı. İki defa tıklatıp kafamı içeri doğru uzattım. Adam daha yerine yeni oturmuştu. Başını kaldırıp beni görünce deyim yerindeyse çarpılmış gibi oldu. Daha ben “Günaydın Müdür Bey” demeye fırsat kalmadan adam koltuğunda kükredi:

“Sen ne yaptın, beni müfettiş hanımın yanında rezil ettin. Sen nasıl böyle konuşur beni suçlar beni zor duruma düşürürsün? Sen nasıl memursun?!.”

Ben sözünü bitirmesini bekledim, iyice alttan aldım:
“Özür dilerim Müdür Bey dedim, ben o hanımın müfettiş olduğunu bilmiyordum. Siz benim acemiliğime ve gençliğime verin” dedim. DEVAMI YARIN

Comments are closed.