O tespih satanı kim vesile kıldı

O tespih satanı kim vesile kıldı



Geri döndüğümde “şu tesbih satan hâlâ oralardaysa bir teşekkür edeyim” dedim ama kimseler yoktu!..

 

 

Kocaeli’den kalkıp İstanbul evliyalarını ziyarete gelip de nicelerini ziyaret etmişken benim bu güzel dini doğru itikat üzere öğrenmeme vesile olan mübarek insan Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin kabrini ziyaret edememenin ızdırabıyla düşündüm:

“Hiç tanımadığım ve de kendisiyle iletişime dahi girmediğim, hatta göz teması dahi kurmadığım birinden böyle bir tavsiye?”

Bu düşünceyle tebessüm ettim ve kendisine teşekkür ettikten sonra “vardır bir hikmeti” diyerek yukarı doğru yürümeye karar verdim.

İçimden “Cenab-ı Allah’ın ne kadirşinas kulları var elhamdülillah” dedim. Bir elli metre kadar yürüdükten sonra kapısında “Şeyh Mürteza Efendi Tekkesi” yazılı kitabeyi görünce öyle ferahladım ki anlatamam… Kapıdan içeri girdim. Elhamdülillah Kaşgari Dergâhındaydım…

Tesbih satıcısının dediği tulumbadan akan suyla şöyle bir ferahladıktan sonra bahçedeki velilerin kabirlerini ziyaret ettim. Ama hâlâ Mübarek Hüseyin Hilmi Efendinin kabrine ulaşabilmiş değilim.

Bahçedeki banklarda oturmuş muhabbet eden zatların yanına varıp selam verdikten sonra konuşmalarına dikkat kesildim bir süre. Cami imamı ve cemaatiymiş. Biraz soluklandıktan sonra “Burada Hüseyin Hilmi Efendi’nin kabri varmış biliyor musunuz acaba?” diye sorunca dediler ki:

“Hemen dışarıda dergâhın bitişiğinde…”

Bu cevabı alınca sevincim doruğa ulaştı. Evet sonunda muradıma ermiş işte Hüseyin Hilmi Efendi’nin kabrine varmıştım. Nasip eden Rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun.

Büyük bir heyecan ve sevinç içerisinde Hüseyin Hilmi Efendi’nin kabrinin başına vardım. Selam verip oturdum. Huzuruna kabul edildiğim için benden bahtiyarı yoktu herhâlde.

Ziyaretimi tamamlayıp geri döndüğümde “Şu tesbih satan hâlâ oralardaysa bir teşekkür edeyim” dedim ama kimseler yoktu. Yol boyunca aşağı doğru bakınmama rağmen onu bir daha göremedim.

Yaşadığım bu hadise bende derin bir iz bıraktı… Allahü teâlâ murat etmese, onun sevgisini kalbimize ihsan etmezdi. Ziyaret etmemi nasip etmese, tespihçiyi vesile kılmazdı…

O anda o kapıya kabul edilmek benim için dünya ve içindeki her şeyden daha tatlı gelmişti ve hâlen de öyle elhamdülillah…

             Abdurrahman Keleş-Kocaeli

Comments are closed.