“Oğlum! Kendini istiğfara alıştır”

“Oğlum! Kendini istiğfara alıştır”



Lokman Hakîm oğluna buyurdu ki: “Oğlum! Kendini istiğfara alıştır. Çünkü öyle anlar vardır ki…”

 

Cemâleddîn ibn-i Receb hazretleri hadîs ve fıkıh âlimidir. 736 (m. 1336)’da Bağdad’da doğdu. 795 (m. 1393)’de Şam’da vefât etti. Letâif-ül-meârif adlı eserinden bölümler:

Mutarrif bin Abdullah buyurdu ki: “Ölüm, nimet sahiblerinin nimetlerini ellerinden alır. Öyleyse devamlı olan, kaybolmayacak nimeti (Cennet nimetini) arayın!”

Selef-i sâlihînden bir zât şöyle buyurmuştur. “Dünyâyı hakkıyla tanıyan kimse, onu hakîr ve önemsiz görür.”

Büyük âlimlerden birisi buyurdu ki: “Amellerin üstünü, nefsin beğenmediğidir.” Yapılan tâatin kabul olduğunun alâmeti, tâata devam edilmesidir. Kabul olmadığının alâmeti ise, o tâattan sonra bir günâhın yapılmasıdır.

Hasen-i Basrî buyurdu ki: “İstiğfarı çok yapınız. Çünkü Allahü teâlânın rahmetinin ne zaman ineceğini bilemezsiniz.”

Lokman Hakîm oğluna şöyle nasîhatte bulundu: “Oğlum! Kendini istiğfara alıştır. Çünkü öyle anlar vardır ki, o zaman Allahü teâlâdan dilekte bulunanların dilekleri reddolunmaz.”

Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmin Muhammed sûresi ondokuzuncu âyet-i kerîmesinde, tevhîd ile istigfârı bir arada bildirmektedir. Evzâî, Yahyâ İbni Ebû Kesîr’den şöyle rivâyet etti: “Kimde şu altı şey bulunursa, imânı kemâle erer 1- Allahü teâlânın düşmanları ile harb etmek. 2- Yazın oruç tutmak. 3- Kışın, abdesti güzel almak. 4- Bulutlu günde namazı ilk vaktinde kılmak. 5- Haklı olduğunu bildiği hâlde münâkaşa ve mücâdeleyi terk etmek. 6- Belâ ve musibetlere sabretmek.”

Allahü teâlâ, Nisa sûresinin onyedinci âyet-i kerîmesinde meâlen; “Ancak Allahın kabul edeceğini vaat buyurduğu tövbe, o kimseler içindir ki, bir cahillikle bir kabahat yaparlar da sonra çok geçmeden tövbe ederler, işte Allah, bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah, ihlâsla tövbe edenleri hakkıyla bilicidir” buyurdu. Âyet-i kerîmede cehâletten murâd, kötü amele yönelmektir. Çünkü Allahü teâlâya isyan eden kimse câhildir. Allahü teâlâya itaat eden ise âlimdir.

İbn-i Receb hazretleri, vefâtı yaklaşınca, bir kimseye; “Benim için falan yerde bir kabir kaz” dedi. O kişi de dediği yere gidip bir kabir kazdı, İbn-i Receb, o kişi kabri kazdıktan sonra gidip kabrine baktı, içine girip yattı ve; “Tamam, güzel olmuş” diyerek kazılan kabri beğendi. Bundan birkaç gün sonra da vefât etti. Kazdığı o kabre defnedildi…