Oğlunun durumundan habersizdi!..

Oğlunun durumundan habersizdi!..



“Babası oğlunun durumunu öğrenince çok üzüldü. Demek ki adamcağızın hiçbir şeyden haberi yoktu…”

 

 

Elazığ-Maden’den hemşehrimiz çıkan o gencin bu samimi açıklamaları üzerine, o yıllarda zar zor bulduğumuz o evden de vazgeçmek zorunda kaldık. Evi silip süpürdüğümüz de yanımıza kâr kaldı!..

Gittim anahtarı Beşiktaş’taki emlakçıya teslim ettim. Ederken de yaşadıklarımı anlattım.

“Bu evi mahallenin gençleri buluşma yeri olarak kullanacaklarmış. O yüzden tutmuyoruz. Sana da tavsiye etmem” dedim.

Emlakçı da çok üzüldü. Evin anahtarını götürüp mülk sahibine vereceğini söyledi.

Biz yine köşe bucak ev ararken belli bir süre sonra, Kanlıca’da oturan akrabalarımızın yardımıyla kiralık bir ev bulabildik.

Kanlıca’ya taşındık…

Aradan zaman geçip de bir tarihte Maden ilçesine gittiğimde o çocuğun babasının dükkânına gittim. Beşiktaş’ta kiralık ev konusunda bizi tehdit eden üç gençten biri olan ve tanıştığımız çocuğun babası, beni çok iyi karşıladı. Hoş sohbet ettik.

Oğlunun durumundan haberi yoktu. “Biz onu okusun diye İstanbul’a gönderdik” diyordu. Okuyor olarak biliyordu. Durumu öğrenince çok üzüldü.

Demek ki, kim bilir kaç gencimiz o yıllarda ailesinin bilgisi olmadan ailesinden uzak memleketlerde böyle bir hayatın içine düşmüşlerdi!..

Uzun bir zaman sonra bir gün yolum düştü Beşiktaş semtine de gittim. Aklıma o evin durumu geldi. Merak ettiğim için “gidip o eve bakayım” dedim.

Yokuş yukarı olmasına rağmen çıktım. O civarda gördüğüm bir aileye evin durumunu sordum. Bana o eve çok baskınlar yapıldığını, silahların patladığını filan anlattı. Ölenler kalanlar var mıydı?

Kadın, beni dinleyince de:

“İyi ki o evi kiralamamışsınız” demişti.

Hakikaten o evin camları kırılmıştı. İzbe ve metruk bir hâlde duruyordu. Demek ki ne gelen vardı ne o evde kalmak isteyen…

O yıllardan beri gençleri ve genç nüfusu kullananlar oldu ve olmaya da devam etti.

Aileler, anne babalar çocuklarına sahip çıkmalı. Okullarda da öğrencilere daha küçük yaşlardan itibaren devletine milletine bağlılık eğitimleri verilmeli. İnsanlara saygı ve sevginin önemi, gelenek ve görenekler öğretilmeli. Veliler “çocuğum okuyor”, “çocuğum iyi bir yerde kalıyor” filan gibi kendini rahatlatıp evladını takip etmekten vazgeçmemeli. Çocuğuna sahip çıkmalı. Rabbim o günleri bir daha göstermesin…

         Rumuz: “S. A.”-İstanbul