Öğrenci evleri (1)

Son günlerde Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alan konulardan biri “öğrenci evleri”dir. Kız ve erkeğin yalnız başına ya da kız ve erkek toplu olarak aynı evi paylaşmaları zina olmasa bile zina hükmündedir. Bu beraberlik şerefli İslamiyete, toplumun ahlaki değerlerine, iffet, haya, namus gibi mukaddes kavramlara aykırıdır.  Toplumun ve milletin temeli ailedir. Aile ne kadar sağlam değerlere dayanırsa aile güçlü, devlet kuvvetli, aile huzur içinde olur. Ailenin en güçlü temelleri ise dini, ahlaki ve hukuki şartlardır. Batı’da evlilik ve aile kavramı dejenere olmanın ötesinde çökmektedir. Batı’da doğumların yüzde 50 ile 70’i evlilik dışı doğumlardır. Ve bu durum giderek artmaktadır.  Hıristiyan Batı’nın bu kültür potasında eriyen Türk entellektüellerin en büyük korkusu ne çevre kirlenmesi, ne dünyanın ısınması, ne ozon tabakasının erimesi, ne kitlesel imha silahları ne de son yıllardaki ekonomik krizlerdir. Bunların en büyük korkusu Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerindeki genç nesillerin aslını arayışları, öze dönüş hareketleri, milli ve manevi değerlere sahip olma istekleri ve münhasıran İslamiyeti yaşama arzularıdır. Son yıllarda Kiliseler Birliğinin Frankfurt’ta yapılan kongresinin nihai raporu gaflette olanları uyandırmalıdır. Hiçbir ilave yapmıyorum. Bu raporun bir bölümü şöyledir: “İslam, kadını kalbi, aklı ve bedeni ile İslama, kocası ve çocuğuna dönük ve düşkün olduğu devirlerde Müslüman büyük devletler ve medeniyetler kurarak dünyaya hakim olmuşlardır… Müslüman kadınları, dünya ve nefsine dönük olduklarında Müslüman ülkeler Hıristiyan Batı’nın kölesi, sömürgesi olmuştur… Batı için en büyük tehlike Müslüman kadının İslama dönüşü ve bütün arzularının üstünde Allahü teala’nın rızasını ön planda tutmalarıdı. Müslümanların imha ve dejenerasyonunun yolu kadından geçer. Elbette İslam ülkelerinin kalkınmasında da en önemli rol Müslüman kadının üzerindedir…” Kız ve erkek birlikte aynı daireyi paylaşanlara karşı çıkan kişileri özel hayata müdahale olarak görüp bir nevi fuhuşu savunanlar, Türkiye’deki misyonerlerin görevini yapmaktadır. Kadın cemiyetin temelidir. Ve kadın düşerse o ülke yıkılır. Kadın iffet, haya ve ahlak timsali olursa, o ülke dünyanın hakimi olur. Ülke ve medeniyetleri yıkanda ve yükseltende kadındır. Hadis-i Şerife göre “Şehvet 10 kısımdır. 9’u kadına verilmiş, 1’i erkeğe. Haya 10 kısımdır 9’u kadına verilmiş, 1’i erkeğe.” Nikahsız olarak bir erkekle aynı evi paylaşanın haya duyguları sıfırlanır. Nefsin iktidarı şehvetin eline geçer. Kız erkek öğrenci evlerinin arkasında emperyalist güçler vardır. Bunların da 2 hedefi vardır. Ahlakı dejenere etmek ve Türkiye’nin nüfus artışını azaltmaktır. Bu gayri meşru beraberlikte en fazla zararlı çıkan kızlardır. 1960 yılında ABD’de boşanma yüzde 14, Belçika’da yüzde 50, Fillandiya’da yüzde 49 idi. Fransız dergisi Paris Match 10 yıl önce kapak manşetinde “Dinsiz toplumlar bunalım içinde inkarcılık cereyanı toplumlarda felaketlerin kaynağı oldu” yazmış idi.