Ölüler savaşır mı?

Sual: Bir yazar, “(Şehidler hariç, Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez. Ancak şehid, kavuştuğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere şehit olmayı ister) hadisinden dolayı, şehidlerin bu dünyaya gelip burada savaştıkları sonucunu çıkarmak yanlıştır. Ne şehid, ne evliya, öldükten sonra herhangi bir iş yapamaz, savaşamaz” diyor. Ruh ölmediğine göre, dirilere hareket kuvveti veren Allah, şehitlere, evliya zatlara niye vermesin?


CEVAP:
Evliya zatların ruhlarının gelip savaştıkları ve insanlara yardım ettikleri çok görülmüştür. İşte vesikalar:
Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: 
Meleklerin, peygamberlerin, evliyanın ve salih müminlerin ruhları, her kim nerede ve ne zamanda ve her ne hâlde çağırırsa, orada bulunur, yardım ederler. Hızır aleyhisselamın, sıkıntıda olanların imdadına yetişmesi böyledir. Resulullah’ın ümmetinin her birine, hele ölüm zamanında, imdada yetişmesi de böyledir. Azrail aleyhisselamın, ruh [can] almak için her anda, her yere gelmesi de böyledir. Her mürşid-i kâmilin, talebesine yetişmesi de böyledir ki, bunlar zamanlı ve mekânlıdır. Ezeli ve ebedi değildir. Devamlı da değildir. Hazır olmalarından önce, yok idiler. Bir zaman sonra da, oradan ayrılırlar. Allahü teâlânın hazır olmasıyla ruhların hazır olması çok farklıdır. Allahü teâlânın hazır olması gibi, kimse hazır değildir. (S. Ebediyye)
İmam-ı Muhammed Masum Farukî hazretleri buyuruyor ki: 
Hızır aleyhisselamın, insan şeklinde görülmesi ve bazı işleri yapması, onun hayatta olduğunu göstermez. Allahü teâlâ, onun ve birçok enbiyanın ve evliyanın ruhlarının insan şeklinde görülmesine izin vermiştir. Onları görmek hayatta olduklarını göstermez. Ruhu insan şeklinde görülmüş, insanın yapacağı şeyleri ruhuyla yapıyor. O zaman hayatta olmuş ise, şimdi de hayatta olması lazım gelmez. El-İsabe-fi-marifet-is-sahabe kitabında Hızır aleyhisselamın yaptığı çok şeyler yazılıdır. Âlimlerin çoğu Hızır aleyhisselamın öldüğünü bildirdi. Eğer hayatta olsaydı, Peygamber efendimize gelir, birlikte cuma namazı kılar, sohbetinde ve cihatlarında bulunurdu. (Mektubat-ı Masumiyye 1/182) [Devamı var]