“Ölüm sana yaklaşmakta”

“Ölüm sana yaklaşmakta”



“Ey insanoğlu! Ölüm sana yaklaşmaktadır. Fakat sen geleni görmüyorsun! Gidişin bir ziyâret gidişi değil, geri gelmeyeceksin!”

 

Ebû Hafs Basrî hazretleri hadîs âlimlerindendir. Basra’da doğdu. 160 (m. 776) senesinde vefât etti. Hasan-ı Basrî’nin talebesidir. Şöyle nakleder: Biz bir defasında Hasan-ı Basrî’ye bize  nasîhatte bulun dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Şüphesiz sıhhatli olanınız hastalanır, genç olanınız ihtiyârlar, ihtiyârlayan da ölür. Akıbet dediğim gibi değil midir? Yarın ruh bedenden ayrılmayacak mı? İnsan malından mülkünden ayrılıp, kefene sarılmayacak mı? Yarın mezar çukuruna terk edilmeyecek mi? Bir gün ölüp gidince, kendileri için çalışıp sıkıntıya düştüğü kimseler onu unutur, sevgisi kalblerden silinir.

Ey insanoğlu! Ölüm sana yaklaşmaktadır. Fakat sen geleni görmüyorsun! Gidişin bir ziyâret gidişi değil, geri gelmeyeceksin. Yakında konuşamaz olacaksın, ölüp gidince artık bir dost olarak bilinmeyeceksin. Çağrılırsın, cevap veremezsin, duyarsın akıl erdiremezsin. Beldeler harap oldu. Kabileler dağıldı. Evlâdlar yetim kaldı. Gözlerin aktı. Nefsinle baş başa kaldın. Dişlerin kenetlendi. Dizlerinin bağı çözüldü. Evlâtların başkalarının yanında garip kaldı.”

Ebû Hafs Basrî’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır:

“Ezan okunduğu zaman, semânın kapıları açılır, duâlar kabûl olunur.”

“Bir kadın beş vakit namazını kılarsa, ramazan orucunu tutarsa, namusunu korursa ve kocasına itaat ederse Cennete dilediği kapıdan girer.”

“Kimin maksadı âhiret ise Allahü teâlâ zenginliği onun kalbine koyar, dağınıklığını giderir. Kimin maksadı dünyâyı istemek ise Allahü teâlâ onu fakîrliğe düşürür. İşleri dağınık olur ve ancak kaderinde yazılı olana kavuşur.”

“Cennet halkı, Cennete yerleştikten sonra, dünyâda dost olanlar birbirini görüp konuşmak arzu ederler. Bu sırada her ikisinin de üzerlerinde oturdukları tahtlar harekete geçer, biri gider ve diğeri gelirken yolda buluşur, sohbet ederler. ‘Falan gün falan yerde yaptıklarımızı hatırlar mısın?’ şeklinde konuşur. Orada duâ ettikde Allahü teâlâ bizleri mağfiret etti, derler.”

“Besmele ile başlanmayan mühim işlerde, hayır ve bereket bulunmaz.”

“Size bir hediye verildiğinde ona misliyle mukâbele de bulun. Eğer buna gücünüz yetmiyorsa, onu karşılayacak derecede kendisine duâ ediniz.”

“Allahü teâlâ bu dîni, âhıretten nasîbi olmayan kimselerle de kuvvetlendirir.”

“Îmân yönünden müminlerin en fazîletlisi kimdir?” diye soruldu. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Ahlâkı güzel olandır” buyurdu.

Comments are closed.