Ömer Şirvânî

Ömer Şirvânî hazretleri, Azerbaycan’da yaşamış olan büyük velîlerdendir. İzzeddîn Türkmânî hazretlerinin sohbetlerine katıldı ve mânevî ilimlerde üstün bir dereceye yükseldi. İcâzet, diploma alıp, Tebriz’de hak yolun bilgilerini yaymaya memur edildi. 1427 (H.831) târihinde vefat etti.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Niyet ederek şeriate uymaya (İbâdet etmek) denir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Şeriat) ve (Ahkâm-ı ilâhiyye) denir. Emredilenlere (Farz), yasak edilenlere (Haram) denir. İbâdetlerin en kıymetlisi ve İslâm dîninin temeli her gün beş vakit (Namaz) kılmaktır. Namaz kılmakla hâsıl olan kurb-ı ilâhî [yâni, Allahü teâlânın sevmesi], başka ibâdetleri yapmakla nâdir nasip olur… Namaz kılarken, Allahü teâlâ ile kul arasındaki perdeler kalkar. Beş vakit namaz kılan, her gün beş kere yıkanıp temizlenen kimse gibi, günahlardan temizlenir. Her gün beş vakit namazı doğru olarak kılana yüz şehit sevabı verilir.
Ticâret eşyasının ve kırda otlayan hayvanların [ve tarladan, ağaçlardan elde edilen mahsûlün ve kâğıd liraların ve alacakların] zekâtlarını emrolunan yerlere seve seve vermelidir. Zekâtı verilen mâl azalmaz. Zekâtı verilmeyen mâl, Cehennemde ateş olur. Allahü teâlâ, çok merhamet ederek, ihtiyaçtan fazla olan mâl, nisap miktârı olursa, bir sene sonra zekâtını vermeyi emretti. Cânı ve mâlı veren Odur. Mâlın hepsini ve cânı vermeyi emretseydi, Onun âşıkları hemen verirdi.
Ramazan-ı şerif ayında, Allahü teâlâ emrettiği için, seve seve oruç tutmalıdır. Bu açlığı ve susuzluğu saadet bilmelidir.
İslâmın binâsı beştir: Birincisi, (Eşhedü en-lâ-ilâhe-illallah) demek ve bunun mânasını bilmek ve inanmaktır. Buna (Kelime-i şehâdet) denir. Dördü de, namaz, zekât, oruç ve hacdır.

İTİKADI DÜZELTTİKTEN SONRA
Bu beş esastan biri bozuk olursa, İslâmiyet de bozuk olur. Îtikadı düzelttikten ve şeriate uyduktan sonra, SÙfiyye-i aliyyenin yolunda ilerlemek lâzımdır. Allahü teâlânın marifeti, bu yolda hâsıl olur ve nefsin arzularından kurtulmak nasip olur. Sahibini tanımayan kimse, nasıl yaşıyabilir, nasıl rahat eder! Bu yolda marifet sahibi olmak için, (fenâ bil-mâruf) lâzımdır. Yâni, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutmak lâzımdır. Kendini var bilen kimse, marifete kavuşamaz…

Comments are closed.