“Onlar, katıksız ekmek gibidir!”

“Onlar, katıksız ekmek gibidir!”



“Evliyânın sohbetlerine katılmayan ve gitmeyen bir fıkıh âlimi, yenen katıksız ekmeğe benzer.”

 

Zekeriyyâ Ensârî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerindendir. 826 (m. 1423) senesinde Mısır-Senîke’de doğdu. 926 (m. 1520) senesinde Kâhire’de vefât etti. Küçük yaşta Câmi-ül-Ezher’e girerek bütün ilimleri öğrenip, hepsinde mütehassıs oldu. Tasavvufta Muhammed Gamrî’nin sohbetlerinden de çok istifâde etti. Abdülvehhâb-ı Şa’rânî, Tabakât-ül-Kübrâ’sında şöyle yazmaktadır: 

“Zekeriyyâ Ensârî, ilimde akranları arasında yüksek mertebeye ulaştı.”

Kendisi anlatır: “Bir gün Hızır aleyhisselâm, hocam Ali Darîr Nebtîtî ile beraber bulunuyorlardı. Hocam Ali Darîr, Hızır aleyhisselâma asrın âlimlerini ve benim onlardan olup olmadığımı sorunca; ‘Evet onlardandır. Fakat onda iyi olmayan bir husûs var’ dedi. Fakat bunu açıklamadı. Ben hocama, Hızır aleyhisselâmı bir dahaki sefer gördüğünde, o bende bulunan hoş olmayan şeyin ne olduğunu sormasını, bundan tövbe etmek istediğimi söyledim. Hızır aleyhisselâm hocamın yanına geldiği zaman, hocam Hızır aleyhisselâma benim hoşa gitmeyen durumumu sorunca, o da şöyle cevap vermiş: ‘Vâlilere bir husûs için mektup yazdığında, mektubu götüren şahsa, bu mektubun Şeyh Zekeriyyâ’dan geldiğini söyle diyor. Kendisine Şeyh diyor…’ Bunun üzerine o günden sonra bu kelimeyi ağzıma almadım. O günden sonra vâlilere bir mektup göndereceğim zaman mektubu götürene; ‘Vâliye, size bu mektubu fakirlerin hizmetçisi Zekeriyyâ gönderdi” demesini söylerdim…”

Zekeriyyâ Ensârî’nin bir şiirinin tercümesi şöyledir:

“İlâhî! Günahım çok. Senin kapından başka gidecek kapım yok./İlâhî! Ben günahkâr kulunum, ne ilmim var, ne amelim. Senden başka yardımcım yok./İlâhî! Hatâlarımı azaltmam için bana yardım eyle./İlâhî! Ben hatâ ve kusurlarımdan dolayı senden çok hayâ ediyorum./İlâhî! Günahlarım yedi derya gibi pekçoktur. Fakat senin affın yanında onlar azıcık bir damla gibi kalır./İlâhî! Eğer senin affının genişliğine ve kerîm olduğuna dâir ümidim olmasa idi, benden meydana gelen hiçbir hatâya sabır ve tahammül edemezdim./İlâhî! Hâşimî kabilesinden olan habîbin Muhammed aleyhisselâmın hürmeti için, beni azâbından kurtar./Çünkü ben senin azâbından çok korkuyorum. Lütfunla ve güzel affın ile bana muâmele eyle./Son nefeste bana lütuf ve ihsân eyle…”

Zekeriyyâ Ensârî buyurdu ki: “Evliyânın sohbetlerine katılmayan ve gitmeyen bir fıkıh âlimi, yenen katıksız ekmeğe benzer.”

Comments are closed.