“Onlar, Resûlullahın vefakâr iki dostudur”

“Onlar, Resûlullahın vefakâr iki dostudur”



“Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer’i müttekî müminler sever! Rezil ve alçaklar da onlara kin tutar.”

 

Ebü’l-Kâsım Lâlkâî hazretleri kelâm, hadîs ve şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. Hadîs ilminde hâfız olup, yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilirdi. 418 (m. 1027’de Afganistan’da Dînever’de vefât etti. Lalkâî’nin, Ricâl-üs-Sahîhayn isimli eserinde, Peygamber efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonraki olayları ve Eshâb-ı kirâmın buyurduklarından yaptığı rivâyetlerden bazıları:

Alkame’den şöyle naklediyor Hazreti Ali, Allahü teâlâya hamd-ü sena ettikten sonra, bizlere şöyle hitap etti:

“Bazılarının beni, Hazreti Ebû Bekir ve Ömer’den (radıyallahü anhüm) üstün tuttuklarını haber aldım. Böyle kim söylerse iftira etmiş demektir. Ve ona iftira edene verilen ceza verilir. Resûlullahtan sonra insanların en hayırlısı Hazreti Ebû Bekir, sonra da Ömer’dir (radıyallahü anhüma).”

Süveyd bin Gafle’den ise şöyle nakleder: “Bazı kimselerin yanına uğramıştım. Baktım ki aralarında Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer’i (radıyallahü anhüma) kötüleyici lâflar sarf ediyorlardı. Hemen Hazreti Ali’nin yanına geldim ve meseleyi anlattım. Hazreti Ali “Onlar için kalbinde hüsn-i zandan başka bir şey besleyene, Allahü teâlâ lanet etsin! Onlar ki, Resûlullahın kardeşleri ve yardımcılarıdır” dedikten sonra, minbere çıkarak şu güzel konuşmasını yaptı: “Kureyş’in efendileri ve Müslümanların ataları hakkında benim uygun görmediğim, haberimin bile olmadığı ve duyduğum zaman cezalandıracağım şeyleri söyleyenlerin gayeleri nedir? Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ancak Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer’i müttekî müminler sever! Rezil ve alçaklar da onlara kin tutar. Onlar ki, gerçekten Resûlullahın dürüst ve vefakâr iki dostudur. Allahü teâlânın emrettiklerini emretmişler, yasakladıklarını yasaklamışlardır. Ve suçluları da cezalandırmışlardır. Yaptıkları hiçbir işte Peygamberin sünneti dışına çıkmamışlardır. Resûlullah onları sevdiği kadar kimseyi sevmemiştir. Hayatı boyunca Allahın Resûlü ve Eshâb-ı kirâm onlardan memnun olmuşlardır. Daha sonra Hazreti Ebû Bekir (radıyallahü anh) namaz kıldırma vazîfesini üzerine almış, Peygamber efendimiz vefât edince de, Müslümanlar onu kendilerine halîfe seçmişler, zekâtlarını ona teslim etmişlerdir. Çünkü, onlar iki kardeş idiler. Kendisine halef olarak ilk ben gösterilmiştim. Resûlullah buna râzı olmamıştı. O, Ebû Bekir’in (radıyallahü anh) kendisine halife olmasını istiyordu. Vallahi istediği oldu.”