“Onu buralarda bulamazsın!..”

“Onu buralarda bulamazsın!..”



Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sevdiklerinden Abdullah-ı Hâcendî anlatıyor:

Ben, gençliğimde “bir mürşidim olsa da kendisine hizmet etsem” diyordum.

Bu istek dayanılmaz hâl alınca Hakîm-i Tirmizî hazretlerinin kabrine vardım.

Rûhuna “Fâtiha” okudum.

Ve ondan yardım istedim.

O ara uyumuşum. Nûrâni “bir zât” göründü rüyâda.

Ve bana bakıp;

“Ben Hakîm-i Tirmizî’yim. Sen mürşit arıyorsun. Ama onu buralarda bulamazsın” dedi.

Sordum hemen:

“Nerede bulurum efendim?”

“On iki sene sonra Kasr-ı ârifan’a git. Orada Behâeddîn-i Buhârî adında bir evliyâ gelecek. Senin mürşidin o olacak” dedi.

O anda uyandım.

Birkaç sene geçti.

Bir gün iki kişi gördüm ki konuşuyorlar ve “İnsan, mürşitsiz olmaz” diyorlardı.

Yanlarına gittim.

Ve o kimselere;

“Ben de mürşit arıyorum” dedim.

“Falan köyde var” dediler.

Gidip buldum o velî’yi.

Bana bakıp;

“Senin nasîbin, Buhâra’da olan Behâeddîn-i Buhârî hazretleridir” dedi.

On iki sene geçmişti. Buhâra’ya gittim. O zâtı bulup huzûruna girdim.

Bana tebessüm edip;

“Hoş geldin Abdullah-ı Hâcendî! On iki senenin bitmesine henüz üç gün var, sen biraz erken geldin” buyurdu.

Daha ilk sohbette, “dünya sevgisi”ni çekip aldı kalbimden. Sonra da açıldı kalp gözlerim.

Comments are closed.