Onu tanımıyorlardı

Onu tanımıyorlardı



Attâr Hoca “rahmetullahi aleyh” Manisa velîlerindendir…

Kerâmetleri vardı. Biri şöyle:

Bu zât bir câmi yaptırmak istedi bu yörede. Bu câmide hem namaz kıldıracak, hem de İslâmiyet’i anlatacaktı Allah’ın kullarına.

Ve başladı inşaat.

Ancak vâlinin adamlarından biri, mâni olmak istedi bu hayırlı işe.

Ama muvaffak olamadı.

Çünkü tanımıyordu onu.

Bilmiyordu onun Allah dostu bir velî olduğunu. Nitekim onun bu davranışı üzdü bu büyük zâtı.

Nâzik kalbi incindi…

Onun, “Allah sevgisiyle” dolu olan kalbi incinir de, onu inciten cezâsız kalır mı hiç?

Kalmaz tabii.

Nitekim aynı gün bir “suç” işledi…

Ve hapse atıldı.

Bu, İlâhî bir silleydi.

Bulmuştu cezâsını.

Ancak ustalar tedirgindi yine. Attâr Hoca’ya gelip “Efendim, o adamın hapisten çıkıp tekrar inşaata mâni olmasından korkuyoruz!” dediler.

Büyük zât onlara;

“Korkmayın” buyurdu.

“Neden?” dediler.

“Çünkü onun cezâsı, husûsen bu iş içindir. Câmi bitmedikçe hapisten çıkmaz” buyurdu.

Hakîkaten câmin inşaatı bitene kadar kaldı hapiste.

Ne zaman ki, câmi bitti.

O zaman çıktı hapisten.

Çünkü o zâtın ağzından öyle çıkmıştı bir defâ. Cenâb-ı Hak onları mahcup etmez. Yaratır ağızlarından çıkan şeyi.