Onun sözleri sihirlidir!

(Dünden devam)

Tufeyl bin Amr “radıyallahü anh”, Mekke’ye geldiğinde müşrikler hemen etrâfını sarıp, “Sakın Muhammed’le görüşme!” dediler. O da kulaklarına pamuk tıkayıp Kâbe’ye vardı. Efendimizi namaz kılarken gördü ve gidip, yakınında durdu. Görünmez bir kuvvetle çekilmişti sanki.
Ve olan oldu.
Sesini duydu.
Efendimiz Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Bir bölümünü ister istemez işitince hayran oldu. İnanılmaz bir haz duydu. Dahası, o kelamın devamını dinlemek için dayanılmaz bir istek oluştu içinde.
Ama söz vermişti.
Dinlemeyecekti.
Sonra da kendi kendine; “Niçin?” dedi. “Niçin dinlemeyecekmişim. Ben, iyiyi kötüden ayıramayacak bir kimse değilim ki. Şâirim üstelik. Beğenirsem kabul eder, yoksa reddederim…”
Açtı kulaklarını.
Dikkatle dinledi.
Dinledikçe hayrân oldu. “Bunlar insan sözüne benzemiyor” dedi içinden. “Bunlarda ilâhî bir koku var” dedi.
Efendimiz namâzını bitirip ayrıldılar.
O dahi ayrıldı.
Ardınca yürüdü.
Sanki görünmez bir kuvvetle Ona çekiliyordu. Efendimiz hâne-i seâdete girince O da gayr-i ihtiyârî içeri süzüldü ve; “Efendim, Mekkeliler sizin hakkınızda öyle şeyler söylediler ki, sözlerinizi işitmemek için kulaklarıma pamuk tıkamıştım. Ama okuduklarınızı işitince hayran oldum” dedi.
Memnun oldular.
Tufeyl ricâ etti:
“O kelamdan biraz daha okur musunuz?” Efendimiz bir miktâr okudular. Tufeyl’in kalbi hidâyet nurlarıyla aydınlandı ve; “Yâ Muhammed! Ben ömrümde bunlardan daha güzel bir söz işitmedim. İnandım ki sen Allahın Resûlüsün” dedi ve getirdi “şehâdeti”…

Comments are closed.