Oragan nakli ince ve hassas bir iştir!

MİLYONLARCA iNSAN ORGAN BEKLiYOR
Dünyada, organ nakli yapılmazsa hayatı risk altında olan milyonlarca insan vardır. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre ülkemizde ise bu sayı 30 bin civarındadır.

Değerli okuyucularımız, Akdeniz Üniversitesi’nde başarıyla gerçekleştirilen yüz ve ayak nakli tüm dünyanın dikkatini Türkiye’nin üzerine çekti. Bu gelişme, ülkemizde de organ nakli konusunu gündemin üst sıralarına taşıdı ve vatandaşlarımızın bu konuda daha hassa olmalarını sağladı. Dilerseniz bu hafta sizlerle organ nakli konusunu genel hatlarıyla kısaca bir tanımaya çalışalım…

BAŞKA ÇARE YOKSA…
Organ nakli (transplantasyon): Başka hiçbir tıbbi çözüm olmadığı için, bir insanın vücudunun bur parçasının ya da dokularının alınıp, bir başka kimseye tedavi amacıyla nakledilmesi işlemidir. Bu sayede ölümcül durumdaki ya da bedeni fonksiyonlarının bir kısmını yerine getiremeyen hastanın sağlıklı bir hayata kavuşması sağlanır. Böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas organ nakillerine; kornea, kan, kemik iliği ve pankreasın insülin salgılayan hücreleri de doku nakline örneklerdir.
Organ donörü (vericisi): Yaşayan bir kişi veya kadavra (ölmüş) olabilir. Ölüm sonrasında yapılan naklle ilgili iki durum vardır:
> Hayatta kalmayı sağlayan kalp, akciğer, tek böbrek gibi hayati organların nakli.
> Zorunlu olmayan el, ayak ve burun gibi organların nakli.

NAKLİN ONLARCA ŞEKLİ VAR!
­Otogreft: Bir dokunun aynı kişinin bir bölgesinden alınıp başka bir bölgesine nakledilmesidir.
Allogreft: Genetik olarak aynı kimliğe sahip olmayan aynı türe ait iki canlı arasında yapılan doku veya organ nakilleridir. Çoğu insan dokusu ve organ nakilleri allogrefttir.
İzogreft: Allogreftlerin bir alt grubu olup genetik olarak aynı kimliğe sahip ikizler arasında olduğu gibi verici ve alıcı arasında yapılan organ ve doku nakilleridir.
Senogreft: Organ ya da dokunun, bir türden başka bir türe nakledilmesidir.
Bölerek Nakil: Kadavradan alınan bir organ (özellikle karaciğer) iki alıcıya paylaştırılır.
Domino Nakil: Kistik fibroz gibi her iki akciğerin de değişmesi gereken durumlarda uygulanır ve akciğerler ile kalbin blok halinde değiştirilmesinin teknik olarak daha kolay olduğu için tercih edilir.

RIZA OLMADAN ORGAN ALINAMAZ!
Organların alınmasına izin vermek tamamen gönüllülük esasına dayanır. Ölen kişinin üzerinde izin belgesi yoksa, yakınlarının rızası ­alınmadan organları alınamaz!

Tek risk ameliyattır

Organ kaynakları canlı veya ölü vericiler olabilir.

> Canlı donörler (verici): Kendini yenileyebilen kan, deri, hücre, vücut sıvısı veya kalan kısmın vücudun hayatiyetini idame ettirebileceği tek böbrek nakli, karaciğerin bir parçası, ince bağırsak, pankreas gibi bir organın bir parçası ihtiyacı olan bir başkasına hayatta iken verebilir. Taşınan tek risk, vericinin geçireceği ameliyatın riski kadardır.

> Kadavra (ÖLÜ?BEDEN): Beyin ölümü gerçekleşmiş ve organları nakile kadar özel soğutucu ve diğer mekanik aletlerle canlı tutulan vericilerdir.

> Çiftli Değişim: Evli iki çiftten her birinde birer böbrek hastası varsa, iki sağlıklı eş de organlarını eşlerine vermek istedikleri halde biyolojik uyum sorunu yüzünden veremiyorlarsa, sağlıklı eşler organlarını diğer çiftin hastasına verme şeklinde iki donör başka bir çift alıcı ile eşleştirilir. Bu sayede iki hasta da yeni bir organa kavuşmuş olur. Bir çiftin organı alıp hastaya bağış yapmadan gitmemesi için ameliyatları yakın zamanlarda gerçekleştirmeye çalışırlar ve hastaların kimlikleri ameliyat sonrasına kadar diğer çiftten gizli tutulur.

HANGi ORGAN kimden alınır?
> Kalp sadece kadavradan,
> Akciğer kadavra ve canlı donörden,
> Blok halde kalp/akciğer sadece kadavradan,
> Karaciğer kadavra ve canlı donörden,
> Böbrek kadavra ve canlı donörden,
> Pankreas kadavra ve nadiren canlı donörden,
> İnce bağırsak kadavra ve canlı donörden,
> Böbrek-pankreas kadavra, canlı-donör ve kombine kadavra/canlı (canlı donörden böbrek, kadavradan pankreas)
> Kombine karaciğer-böbrek genellikle sadece kadavradan
> Kombine karaciğer-ince bağırsak sadece kadavradan,
> El yalnızca kadavradan,
> Kornea yalnızca kadavradan,
> Deri grefti geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ilk defa yapılan yüz transplantasyonunu da içerecek şekilde kadavradan yapılabilir.

BEYİN ÖLÜMÜ NEDİR?
> Bir kişinin herhangi bir sebeple hayati fonksiyonlarını kaybetmesine “beyin ölümü” denir. Böyle kişi kendiliğinden soluk alıp veremez. Beyin faaliyetleri, geri dönülmez biçimde kaybolmuştur. Kalp ise, yalnızca solunumu sürdürmeyi sağlayan solunum cihazlarına ve başka makinelere bağlı olduğu sürece çalışabilir. Beyin ölümü kararını ancak kardiyolog, anestezi ve reanimasyon uzmanı, nörolog ve nöroşirurjiyen’den oluşan 4 uzman doktor ekibi karar verir. Ayrıca beyin ölümüne karar verenler, organı alacak hekimler arasında yer alamaz.

OKUYUCULARIMIZA?CEVAPLAR

Amca hemen ilaca sarılma!

> Yaşar Köksal

> Yaş 64. Kilom 69. Boyum 1.68. İki ay önce düşük dozajda tansiyon ilacına başladım. Bir olaya bağlı aşırı stresten 3-5 kere tansiyon da fırladı. Aslında tansiyonum ve şekerim normal. Neler tavsiye edersiniz?

CEVAP: Sevgili Yaşar Amca, eskiden tıp kitapları ve eğitiminde belirtildiği şekliyle 30-50 yaşları arası ortaya çıkan ve 130/85 değerini geçen tansiyona esansiyel hipertansiyon denirdi. Sebebi de yapılan tüm tetkiklere rağmen bulunamazdı. Çoğunlukla da irsi sebeplere bağlanırdı. Halen de bu değerlendirme geçerliliğini korumakta ama yaş aralığı maalesef 17-20’li yaşlara kadar indi. Bunun nedeni ise stres, fast-foot tarzı beslenme ve artan hareketsizlik. Sınırda tansiyon yükselmesinde hemen ilaç başlama yerine yapılması gereken; sıkı bir perhiz, günde en az 30 dk orta seviye vücudu yormayacak tarzda hareketle formu koruma ve tuzu sofradan yok etmektir! Aslında her yaş gurubu için ideal tansiyon değeri; 125/75’i aşmamaktır. Bunun üzerindeki tüm değerler damarlarımızı kireçlendirip tahrip ederek 4 ana organ olan kalp, böbrek, göz ve beyin başta olmak üzere tüm vücudumuzun adeta haşatını çıkartır. Bundan dolayı tedbirli olmakta fayda var.

Çok kitap okuyorum uykusuz kalıyorum

> Rumuz Tataroğlu

> Çok kitap okumamı gerektiren, yoğun bir çalışma hayatım var. Zihnim yoruluyor ve uykusuz kalıyorum. Vitamin kapsülleri ise midemi bulandırıyor. Başka çaresi var mı?

CEVAP: Sayın Tataroğlu, bir insan hayatını dengeli şekilde programlarsa, hiçbir sağlık sıkıntısı çekmez. Bedeni ve zihni faaliyetlerimizi de düzenli ve dozunda yaptığımızda mesele kalmaz. Günlük beslenmemizde gıdalarımızın %50-55’i karbonhidratlardan, %30-35’i proteinlerden, %10-15’i de yağlardan oluşmalıdır. Kişi, günde en az 1 defa mevsim ve yeşil salata yedikten, her çeşitten en fazla 1 tane olmak kaydıyla meyve de yedikten sonra ilave vitamin takviyesine ihtiyaç yoktur. Bahsettiğiniz ithal vitamin preparatını meslek hayatım boyunca hiçbir hastama yazmadığım gibi tavsiye de etmem. İçinde yüksek doz A vitamini bulunan bu tür ilaçlar, başta beyin olmak üzere çeşitli organlarımızda birikerek faydadan çok zarar verir. Bulantınızın sebebi de yağda eriyen A,D,E,K vitaminlerinin vücutta birikici etkisindendir. Okuma gibi zihni faaliyetler için de, azami 40-50 dakika aynı işe dikkatimizi teksif ettikten sonra ara verip bir işle meşgul olursak hem zihnen, hem de bedenen dinlenmiş oluruz.