Osman Efendi

Osman Efendi, Nakşibendî büyüklerindendir. Uzun süre ikâmet ettiği Mekke-i mükerremede Şeyh Abdullah-ı Mekkî hazretlerinden aldığı feyzlerle kemâle ermiş, Erzurum’a yerleşerek Esad Paşanın kendisi için yaptırdığı câmi ve medresede halka İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmıştır. 1869’da vefât eden Osman Efendinin kabri, Erzurum Esad Paşa Camii bahçesinde olup ziyâret edilmektedir. Osman Efendi, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
“Muhammed Mâsum Fârûkî hazretlerinin, bir talebesine yazdığı bir mektûbun tercümesi özetle şöyledir:
Îtikatı ve ameli bozuk olan kimse ile görüşmemeli, bid’at sahibi ile sohbet, arkadaşlık yapmamalıdır. Yahyâ bin Mu’âz Râzî, buyuruyor ki: (Üç sınıf kimse ile sohbet etme: Gâfil olan âlimler ile ve hep dünya kazancını düşünen hâfızlar ile ve din câhili olan şeyhler ile.) Şeyh olarak tanınan bir kimsenin sözleri, işleri, hareketleri, şeriate uygun olmaz ise, sakın, sakın, ona yaklaşma! Hattâ, onun bulunduğu şehirden, köyden kaç! O, gizli, sinsi bir hırsızdır. İnsanın dînini, îmanını çalar. İnsanı şeytanın tuzağına düşürür. Hârikalar, kerâmetler gösterse, dünyaya bağlı olmadığı görünse de, arslandan kaçar gibi, ondan uzaklaş! Tasavvuf yolunun mütehassıslarından Cüneyd-i Bağdâdî, buyuruyor ki:
(Tasavvuf ehli olduğunu söyleyenler çoktur. Bunlar içerisinde, yalnız Resûlullaha tâbi olanlar doğrudur). Yine buyurdu ki: (Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere tâbi olmayan kimseyi, Allah adamı sanmayınız!). Yine buyuruyor ki: (İnsanı, Allahın rızasına, sevgisine kavuşturan yol, kitaba ve sünnete bağlı olanların gittikleri yoldur.)

GÖRÜNÜŞE ALDANMAMALI!..
Sözleri, işleri ve ahlâkı, Resûlullaha uygun olmayan kimseyi velî, Allah adamı zannetmeyiniz! Yahudiler, papazlar ve Berehmen denilen Hind din adamları da, çok tatlı konuşur, kötülüklerden uzak görünürler. Bunların sözlerine, görünüşlerine aldanmamalıdır. Dünyaya düşkün olmadığına ve hârikalar istemesine ve tevhîd-i vücûdî üzerindeki sözlerine aldanmayınız! Ebû Ömer Sülemî diyor ki: (Şeriate uymayan her söz, her hâl, zararlıdır. Tasavvuf, şeriate uymaya çalışmaktır. Doğru ile yalancıyı ayıran tek nişan, Resûlullaha uymaktır. Ona uygun olmayan zühd, tevekkül, tatlı sözlerin hiç kıymeti yoktur. İslamiyete uygun olmayan zikirlerin, fikirlerin, zevklerin ve kerâmetlerin hiç faydası olmaz.)”