Osman Sâhib Müceddidî

Osman Sâhib Müceddidî hazretleri, Hindistan’daki Nakşibendî-Müceddidî büyüklerindendir. 1244 (m. 1828)’de Pencab’ın Lori kasabasında doğdu. 1314 (m. 1896)’da Musâzey kasabasında vefât etti. Dost Muhammed Kandehârî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. Hocasının vefatı üzerine yerine geçerek binlerce veli yetiştirdi. Fevâid-i Osmâniyye kitabı meşhurdur. Bu kitabında buyuruyor ki.
Sihir ve büyü afetlerinden kurtulmak için, üç kere Salevat-ı şerife okumalı, sonra yedi Fâtiha, yedi Âyet-el-kürsî, yedi Kâfirûn sûresi, yedi İhlâs-ı şerif, yedi Felâk ve yedi Nâs sûreleri okuyup kendi üzerine veya hasta üzerine üflemelidir.
Bunları tekrar okuyup, büyülenmiş olanın odasına, yatağına, evin her yerine, bahçesine üflemelidir. İnşâallahü teâlâ büyüden halas olur. Bütün hastalıklar için de iyidir. Sabah ve yatsı namazlarından sonra silsile-i aliyyenin isimlerini, sonra Fâtiha-i şerîfeyi okuyarak ruhlarına gönderip, onları vesile ederek yapılan duanın kabul olduğu tecrübe edilmiştir.
Tarlaya bereket gelmesi için, mahsulün uşrunu (zekatını) vermeli, sonra Eshâb-ı Kehf’in isimleri dört kağıda yazılıp, ayrı ayrı sarılıp, tarlanın ayak basmayan dört köşesine defnedilmelidir. Eshâb-ı Kehf’in isimleri yazılı kağıdı evinde, üstünde bulundurmak da korur, bereket verir.
Nazar, yani göz değmesi doğrudur. Bazı kimseler bir şeye bakıp beğendiği zaman, gözlerinden çıkan şua zararlı olup canlı ve cansız, her şeyin bozulmasına sebep oluyor. Bunun misalleri çoktur. Nazarı değen kimse, hatta herkes, beğendiği bir şeyi görünce (Mâşâallah) demeli, ondan sonra o şeyi söylemelidir. Önce Mâşâallah deyince nazar değmez.
Üstadımız İmâm-ı Rabbânî hazretleri din ve dünya zararlarından kurtulmak için, her gün beş yüz kere (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah) okurdu. Buna (Kelime-i temcid) denir. Okumaya başlarken ve okuduktan sonra da yüzer kere Salevat okurdu. Hadîs-i şeriflerde, (Allahü teâlânın bir nimet vermesini ve bunun devamlı olmasını isteyen, Lâ havle velâ kuvvete illâ billahı çok okusun. Bu, Cennet hazînelerinden bir hazînedir!), (Lâ havle velâ kuvvete okumak, doksan dokuz derde devadır. Bunların en hafifi, hemmdir) buyruldu. Hemm, gam, hüzün, sıkıntı demektir.