Osmanlı mermisinin farkı

Osmanlı mermisinin farkı



 “Osmanlı kovanları böyle. Gövdeyle taban aynı kalınlıkta. Birleşme yerinde halka çukurluk var…”

 

 

Köyümüzün bu yalçın ufuklu, bu boş, bu kayalık, bir tarafı, Karagöl’e giden bu ıssız yol, eskiden mevzi imiş. Nice asker kemiklerinin, nice boş kovanların çıktığını herkes biliyormuş. Ben daha yeni öğrenmiştim. Nereden nereye…

Rus işgalinin, Ermeni eşkıyalarının zulmünden bin yıllık ata yurdumuzu terk edip hicret edişimizin hazin hikâyelerini dinleyerek büyüdüm. Bilmem onun için mi ne, tarihî hadiseleri araştırmaya, yazmaya pek meraklıyım.

Arkadaşımın dedesi Halit Paşanın çavuşlarındanmış, bu mevzilerde nasıl mücadele ettiklerini anlattı. Atalarımızın dramları canımı acıtmış olmalı ki gözlerim boncuk boncuk yaş doldu. Herkes de hüzünlenmişti. Bu hislerle kalkıp mevzileri dolaştık. Sanki muharebe yıllarını yeniden yaşıyormuş gibiydik. Askerî elbise düğmeleri, delik deşik olmuş alüminyum mataralar, kırık testiler, iyice paslanmış ne olduğu anlaşılmayan demir parçaları, boş mermi kovanları, sağa sola rastgele serpiştirilmiş gibiydi. Bir kısmı toprağa saplanmış bu harp kalıntılarının yanında yalnız ucu dışarıda olan sivri bir kurşun gördüm. Eğilip almak istedim, saplandığı yerden çıkaramadım. Kuru bir dal parçasıyla etrafını kazıdım. Biraz daha zorlayınca hiç bozulmamış bir şarjör mermi çıkıverdi. Toprak bulaşıklarını temizlerken arkadaşlarımdan birkaç kişi de yanıma geldi. Çakımetlerin Yahya:

– Bak Ragıp, buldukların Urus mermisi.

– Nereden biliyorsun?

Cebinden boş bir kovan çıkardı:

– İyice bak, Osmanlı kovanları böyle. Gövdeyle taban aynı kalınlıkta. Yalnız birleşme yerinde halka şeklinde bir çukurluk var. Urus kovanları da bulduğun şekilde. Fişeğin tabanı daha geniş. Osmanlı fişekleriyle Urus fişekleri arasındaki en mühim bir fark da; tabanlarındaki yazılardır. Çok rahat okunuyor, dikkatlice bak görürsün. Urus kovanlarında, bizim şimdiki kitaplarımızda olanlara benzer harfler var, Osmanlı kovanlarının tabanındaysa İslam harflerine benzer yazılar… Bana da Memmed dadaşım göstermişti, ikisi arasındaki bu farkı.

– Hımm, evet, bayağı farklı. Tamam anladım.

Onları ne mi yaptık?

Akıl almaz bir cehalet örneği sergiledik. Sağdan, soldan topladığımız çalı-çırpıyla bir ateş tutuşturduk ve bu orijinal mermileri, alevlerin içine attık. Mısır patlaması gibi peş peşe patlamalarını seyrettik. Allahü teâlâ bizi büyük bir felaketten korudu. Şimdi aklıma geliyor da tüylerim diken diken oluyor. DEVAMI YARIN