Osmanlıcanın kaldırılma sebebi

Erdoğan’a kadar devlet ile millet arasında bir duvar vardı. 1950’de Menderes bu duvarda çatlaklar meydana getirdi. İdam edilince bu çatlaklar tamir edildi. Özal Menderes’in yolunu takip etti. Zehirlendi. Böylece duvar yeniden inşa edildi. Erdoğan bu duvarı yıkmaya çalıştı. “Devlet milletin efendisi değil, hizmetkârıdır” stratejisi bazı güçleri çılgına çevirdi.Tanzimattan bu yana Türklerin 1000 yıllık “Kızılelma”sı unutturuldu. 2023, 2053 ve 2071 hedefleri bir nevi ‘Kızılelma’dır. Geçmişte Kızılelma, İstanbul, Viyana ve Roma idi. Şimdi ekonomik gelişmedir. Bu yolda hayli mesafe katettik. Şöyle ki, artık dünyanın en büyük 10 ekonomik gücünden biri olma yolundayız.

İnşallah bu hedeflere ulaşılır. Şer güçler hüsrana uğrar. Kemal Tahir’e göre: “Bizim tarihimiz çalınmış bir tarihtir.” Tarih yalan söylemez ama tarihe yalan söyletirler. Yakın tarihimiz mazisinden koparılmış ve yalanlar üzerine inşa edilmiştir. Harf devrimi ve Osmanlıcanın imhası bunun için yapılmıştır. Mehmet Doğan’ın “Bir lügat bulamadım. Bu kitabı hazırladım” dediği lügat 2001 yılında basılmıştır. Bu lügat 75 bin kelimedir. Daha önceki lügatler birkaç bin kelime idi.

Bazı öğretim görevlileri ve kariyer sahibi aydınlar harf devrimini okuma yazma miktarının artmasına bağlıyorlar. Bu yalan, bir kılıftır. Bu aydınların aksini söyleyen İnönü’nün itirafı şöyledir: “Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak. Arap ve İslam Dünyası ile bağlarını koparmak (İngiliz ve Batı böyle istiyordu) ve İslam dininin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmak. Yeni nesiller eski İslam alfabesiyle yazılanları öğrenemeyeceklerdi. Yeni çıkan eserleri biz denetleyecektik. Dinî eserler eski yazı ile olduğundan okunamayacaktı. Dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” (İnönü Hatıralar cilt-3 sayfa:223)

Evet dinin toplum üzerindeki etkisi azaldı ve Türkiye’de zina, boşanmalar, hırsızlık, cinayetler, tacizler, kuyumcu ve market soygunları, bağımlılık, sahtekârlık çığ gibi arttı.

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra düzenlenen bir konferansta konuşan İnönü’nün sarf ettiği sözler dilde ve harfte değişimin asıl gayesini şüpheye yer bırakmayacak biçimde özetliyor: “İnkılaplar bir dünya görüşünü yıkıp bir başka dünya görüşünü kurmak için yapıldı. Örnek harf inkılabı: Bu inkılap eski harflerin zor öğrenilmesi gibi bir sebeble yapılmadı. Yasaklanan alfabe ile Latin alfabesindeki harf adedi hemen hemen aynıdır. Bu bakımdan zorluk söz konusu olamaz. Japonlar 400 harften oluşan bir alfabeyi bütün zorluğuna rağmen değiştirmiyorlar.

Milletimiz öğrenme konusunda diğer milletlerden daha aşağı bir zekâya sahip değil. Harf devriminin yapılmasındaki ana gaye bir zihniyeti (İslamı) ve bir dünya görüşünü boğup yok etmektir.”

Varılmak istenen hedef millî ve manevi değerlerimiz ve bunların yegane kaynağı dinimiz ve imanımız idi…